Ülkede yaşanan şüpheli kesintiler, vatandaşın sabrını taşırdı.
“Yeter artık canımıza tak etti, bu nasıl anlayış” diyen halk, Kıb-Tek eyleminde sendikanın tavrını şaşkınlıkla izliyor.
Bir tarafta peş peşe yapılan tutuklamalar, diğer tarafta bize elektrik hizmetini sağlıklı bir şekilde ulaştırmak için maaş alan kişilerle ilgili suçlamalar…
Akıl, izan, mantık tamamen devre dışı kaldı…
Kıb-Tek’te örgütlü sendika El-Sen, halkın daha fazla mağdur olmaması için iyi niyet göstergesi olarak uzun süreli kesintilerin yaşandığı bölgelerdeki arızalara müdahale etme kararı aldıklarını açıkladı.
Malum Kıb-Tek’te yaşanan grev nedeniyle kesintilere uzun zamandır müdahale edilmiyordu.
Peki şimdi ne yapmalıyız?
İnsafa gelip görevlerini hatırladılar diye Kıb-Tek’te örgütlü sendikaya teşekkür mü edeceğiz?
Vatandaş kızgın. “Nihayet görevlerini hatırladılar” diye öfkesini gösteriyor.
Faturasını ödediği hizmeti alamayan halk, bunun sendikal bir mücadele değil, siyasi bir mücadele olduğunu çoktan anlamış durumda.
Hükümetin iyi niyetle attığı tüm diyalog adımları, ne yazık ki şımarık bir üslupla geri çevriliyor.
Buradan uyaralım. Bu izlenen yol, yol değildir. Elbirliğiyle Kıb-Tek’i batırır. Bu halkın göz bebeği bir kurumu uçurumun kenarında getirmeye kimsenin hakkı yoktur.
Hükümet eğer gerçekten hükümet olarak görevini yapmak istiyorsa kararlı bir duruş sergilemelidir. Yok eğer bu duruş sergilenemeyecekse, sendikaların kuklası olmaktan öteye gidemezler.
Böyle bir hükümetin de kimseye faydası olmaz.
Son bir söz de sendikaları arkasına alarak hükümeti köşeye sıkıştırdığını sanan ana muhalefet partisine…
Bu politikayı izlerseniz yarın öbür gün iktidara geldiğinizde aynı sorunlarla siz de yüzleşeceksiniz.
Tıpkı 2009’da imzaladığınız 15 yıllık AKSA sözleşmesinde olduğu gibi o zaman da “Mecburduk, ne yapalım” mı diyeceksiniz?
Şimdiden uyaralım. Ne bu halk balık hafızalıdır. Ne de böyle bir siyasetin artık geçerliliği vardır. Bizden söylemesi…