Ülke bir milletvekilliği için sandık başına gidecek. Yüksek Seçim Kurulu seçim takviminin 26 Mayıs’ta başlayacağını duyurdu.
Bu açıklama, seçim yasaklarının da bu tarihten itibaren yürürlüğe gireceği anlamına geliyor.
Peki bir ay boyunca ne olacak? Alım, satım duracak, ihaleler ertelenecek, devlet bir ay adeta uykuya çekilecek. Bu ülkede onlarca sorun varken, bir ay boyunca biz sadece bir milletvekilliği koltuğunu kimin dolduracağını konuşacağız.
Acaba halk bu konuda ne düşünüyor?
Star Kıbrıs’ın bugünkü manşetinde gerçekler net bir şekilde dile getiriliyor.
Kanser tedavisi gören hastalar, devlet aracılığıyla ilaca ulaşamıyor.
Bazı ilaçlar devletin elinde bulunmazken, bazılarının bir kutusu ecza depolarında 37 bin TL’ye alıcı buluyor.
Tabi paranız varsa…
Sağlığa ayrılan bütçenin yetersiz olması, ihtiyaç miktarı kadar sipariş verilememesine neden oluyor.
Ülkenin Sağlık Bakanı, Meclis kürsüsünde yaptığı açıklamada ciddi bir ilaç eksikliği olduğunu açıkça itiraf ediyor.
Ancak çözüm yoluna ilişkin bir takvim henüz duymadık.
Duyduğumuz tek takvim var. O da ne yazık ki seçim takvimi.
Şurası bir gerçek. Vatandaşın artık dayanacak gücü kalmadı. Bir taraftan giderek azalan alım gücü, diğer taraftan yaşanan hayat pahalılığı “bıçak kemiğe dayandı” dedirtiyor.
Siyasi irade ülkenin kronikleşen sorunlarına çözüm arıyor.
Ancak bir türlü muhalefetle kafa kafaya verilerek toplumun çıkarına olan meselelerde ortak akılla birlikte hareket edilemiyor.
Kime sorsak “hepimiz aynı gemideyiz” diyor. Ancak gemideki bulunduğumuz nokta, farklılık gösteriyor.
Bazıları geminin kazan dairesinde geminin ilerlemesi için canla başla çalışırken, bazıları geminin üstünde birinci sınıf mevkiinde keyif çatıyor.
Ancak bu gemin batarsa kazan dairesinde çalışan da birinci sınıfta lüks içinde yaşayan da aynı sonla karşılaşır.
İlk boğulan belki en alttakiler olabilir. Ama biraz zaman alsa da üstte bulunanların da boğulması kaçınılmazdır.
O yüzden koltuk kavgasını bir kenara bırakıp herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Bizden söylemesi…