Dünya değişiyor biz neresinde olacağız?

Dünya bir değişime doğru gidiyor. Bu değişimden sonra hiçbir şey aynı olacak değildir.

Dünya bir değişime doğru gidiyor. Bu değişimden sonra hiçbir şey aynı olacak değildir.
Önemli değişim süreçleri bir takım kritik evrelerden sonra gündeme gelir.
Mesela 2008 yılında dünya çapında yaşanan ekonomik krizde, ya da pandemi döneminden sonra yaşanan süreçte bu değişim dalgası hep gündeme gelmiştir...
Uluslararası arenada yaşanan gelişmeler yine bir değişim sürecinin tam ortasında olduğumuzu gösteriyor.
Dünyada şu anda üç tane süper güç var. Bunlar Çin, Amerika ve Rusya… Değişim süreçleri en çok bu ülkeleri etkileyecek.
Rusya’da Putin’e karşı ayaklanan Wagner ülkede kıvılcımı çaktı. Görünen o ki Putin öyle sanıldığı gibi bütün ülkeye hakim değildir. Mesela Ukrayna’da Rusya adına savaşanlar Çeçenler ve Wagner’dir.
Wagner çekilirse Çeçenler yalnız kalır ve Ukrayna savaşının seyri Rusya açısından önemli ölçüde değişir.
Rusya’da mesele sadece Wagner de değildir. Şu anda etkili olduğu görülen beş altı general, Putin’in gücünü paylaşmak zorunda olduğunu bize gösteriyor.
Putin’in devrilmesi sonrasında Rusya tek parça halinde kalabilir mi? Bu önemli bir sorudur.
Gelelim Avrupa’ya…
Batı’da şu anda Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle artan enerji fiyatları ciddi bir ekonomik kriz yaratıyor.
Tek seçenekleri faizleri yükseltmek. Faizler yükseldiğinde de yatırımlar duruyor. Bu da ciddi bir resesyon tehlikesi anlamına geliyor.
Dünyayı siyasiler değil, ekonomistler yönetir. Burada ekonomistlerin aldığı karar gidişat için temel belirleyici olacak.
Fransa’daki olayları ele alalım. Aşırı sağcılar da göçmenlerin merkezinde olduğu olaylar karşısında ayaklanmak üzere. Almanya’ya bakın. Onlar da resesyonun etkisiyle zor durumda. Alman halkı bile ülkesinden göç etmek zorunda kalıyor. İngiltere de aynı ekonomik kıskaçta savruluyor.
Bu resesyon hiç şüphesiz isdihdamı da tehdit ediyor.
İngiltere’de bugün Başbakan Hint asıllı Rishi Sunak’tır. Londra’nın belediye başkanı bir Pakistanlı’dır.
Bu gerçekten bir entegrasyon mudur? İngiltere’deki bu başkanlar, Pakistanlı ya da Hintli mi? Yoksa İngiliz mi? Kendisini ne olarak görüyor? Yazı kaybeder, tura kazanır… Kimin kazanacağını süreç belirleyecek.
Bu başkanlar kendilerini İngiliz olarak görse de yükselen ırkçılık karşısında kökenleri sorgulanır hale gelebilir.
Ekonomik olarak her şey yolunda giderse sorun olmaz. Ancak tüm bunlar ileride yükselen ırkçılık karşısında toplum nezdinde tartışılacak meselelerdir.
Kısaca Rusya’nın yanında Avrupa da sıkıntıdadır. Bunların Türkiye’ye de etkileri olur.
Türkiye’de şu anda ekonomik durum Avrupa’dan farklı değildir. Seçim öncesi faizlerin düşürülmesi enflasyonu yükseltti. Şimdi faizler yükselirken Avrupa’da olduğu gibi resesyon kaçınılmaz olarak gündeme gelecek.
Türkiye’de bu konuda bir denge yaratılması için devlete önemli görevler düşüyor.
Kıbrıs’ta da durum farklı değildir. Popülizmin esiri olan siyasetçiler çareyi asgari ücreti artırmakta görüyor. Ancak asgari ücret arttıkça zamlar da peş peşe yağıyor. Bu sarmaldan kurtulmamız lazım.
Başbakan Ünal Üstel’in üstlendiği “Iron Man” liderliğine burada önemli görevler düşüyor.
Üstel aslında görevini yapıyor. “Erken seçim olmayacak” diyor. Radikal kararları almaktan çekinmiyor. İmar planında ülkenin lokomotif sektörü inşaatın önünü açıyor.
Tıpkı DP Genel Sekreteri Serhat Akpınar’ın önerdiği gibi, döviz getirecek çareler üretiyor.
Yeterli mi? Elbette değil. Daha almamız gereken çok yol var. Ama o yolu almamız için biraz daha cesarete ihtiyaç var. Unutmayın… Tarih sadece cesur siyasetçileri yazar.
Bizden söylemesi…




Bu haber 3574 defa okunmuştur

:

:

:

: