BU SÜTÜNDA ÇOK DİLE GETİRDİM NİHAYET GERÇEK OLUYOR

Hatırladığım kadarı ile, pandeminin ülkeyi ahtapotun kolları gibi sardığı o kötü günlerin başlangıcı ile fiyatlar artmaya başlamış , paranın değer kaybetmesi ile de hayatın pahalılaşması sonucu karşısında, hükümet halktan büyük tepkiler almaya başlamıştı.

Hatırladığım kadarı ile, pandeminin ülkeyi ahtapotun kolları gibi sardığı o kötü günlerin başlangıcı ile fiyatlar artmaya başlamış , paranın değer kaybetmesi ile de hayatın pahalılaşması sonucu karşısında, hükümet halktan büyük tepkiler almaya başlamıştı.
Bu gün de bu tepkiler devam etmekte, kesilmemektedir.
Gerek bu sütundan, gerekse de, ADA TV ‘deki programımdan pahalılaşan hayatın nasıl aşağıya çekileceğinin formülünü yazmış dile getirmiştim.
Ne demiş, ne yazmıştım?
Yazılarımı okuyan veya programımı seyredenler hemen hatırlayacaklardır ne söylediğimi.
Tekrar edeyim.
Vahşi Kapitalizmin panzehirinin Çağdaş Kooperatifçilik olacağını hep savunmuşum.
Kapitalist sistem kendi denetim mekanizması olan rekabet sistemini de getirmiş olmasına karşın, bu pek tutmadı ve rekabet ederken, karşımıza trösleşme (TEKELCİLİK ) çıkıverdi.
Hem de ADA TV ‘deki programlarımda, gerek siyasiler olsun gerek emeği temsil eden sendikalar olsun, kooperatifi hep gündemde tuttum ve her daim dillendirdim ve dillendirmeye de devam ediyorum.
Çünkü kooperatifçilik konusunda çok büyük bir deneyimin içerisinde bulundum.
Rahmetli Ecevit başbakan olur olmaz, işbirlikçi sermaye, hükümeti yıpratmak için, ağa babalarından aldıkları talimatlarla, fiyatları fahiş bir şekilde yükselttiler bazı gıda maddelerini de piyasadan kaldırmışlardı.
Halk hükümete sövmeye başlamış, hükümetin itibarı zedelenmişti.
Ecevit CHP’li tüm belediye başkanlarını çağırarak, il ve ilçelerinde, tanzim satış kooperatifleri kurmaları talimatı vererek, çok kısa bir süre içinde oluşan kooperatifler sayesinde bilhassa gıdadaki fiyatlar tasavvur edilemeyecek oranlara düşürülmüştü.
Bununla da yetinilmeyerek, CHP’nin bağlı olduğu belediyelerde, mahaller de dahil olmak üzere, “ Halk Ekmek “ fırınları da açılmıştı.
Halk ekmek fırınları bizde de hemen hemen tüm belediyeler tarafından açılmıştı.
Sonradan bundan vazgeçilmiş ve fırınlar kapatılmıştı.
Çok iyi hatırlıyorum, 1963 olaylarından sonra, Kıbrıs Türkünün büyük bir oranı beslenme sıkıntısı içine girmişti.
Rum zannetmişti ki, “ Kıbrıs Türkü açlıktan teslim olacaktı “.
Bu durumda, hemen Kızılay yetişmiş ve beslenme sorununu halletmişti.
Bunu niye yazdım?
Bir halkı ayakta tutan karnın tok sırtının bütün olmasıdır.
Kızılay bunu da sağladı.
Sadece gıda değil.
Giyimde de hızır gibi yetişmişti.
Enflasyon ve hayat pahalılığının getirdiği ekonomik sıkıntılar, halkımızın, başta beslenme olmak üzere olumsuz etkilemiştir.
Hükümet bundan yola çıkarak, bir proje üreterek, her ilçeye kooperatif oluşturarak, başta gıda maddeleri olmak üzere, halka ucuz mal tedariki için kollarını sıvadığını, hem medyadan hem de ince kulaktan öğrenmiş oldum.
Üstel Hükümetini bu projesi için kutluyorum.
İnşallah yakında projenin hayata geçirildiğini de görürüz.
Sızan haberlere bakılırsa, % 30 fiyatlarda düşme olacakmış.
Bu rakamın altına düşecek.
Yeter ki bu konuda sıkı durulsun.
Bu proje büyük bir proje.
Bunun için, kooperatifçilikten anlayan ekiplerin bulunup görevlendirilmeleri gerekmektedir.
Emekliye çıkmış, sağlık problemi olmayan bürokratlardan da gönüllük esasına göre faydalanılabilir diye de düşünüyorum.
Hükümet bu konuda derhal harekete geçmelidir.
Çünkü, yurttaşın beklemeye tahammülü kalmamıştır.
Halk, bu projenin hayata geçirilmesi için, sabırsızlıkla beklemektedir.
Bunun süratlendirilmesi ve hayata geçirilmesi ise hükümete umulmayan fayda ve artılar getirecektir.
Ben bunu görüyorum.






Bu haber 2341 defa okunmuştur

:

:

:

: