Adadaki 15 Temmuz darbesi ile adanın Yunanistan’a bağlanma girişiminin üzerinden 49 yıl geçti .
Bu 49 yıl içinde , soruna bir çözüm bulmak için , 1968 ‘den itibaren başlayan müzakereleri de buna eklersek , toplam olarak 55 yıl BM‘in iyi misyonu çerçevesinde müzakereler yapıldı .
Her seferinde umutlar pompalandı , fakat sonuç alınamadı .
Nedeni de , güneydekilerin nerede ise tümü , Kıbrıs Türk Halkını kendileri ile müsavi görmemeleri .
Bunu her müzakere masasında gördük ve yaşadık .
En belirgin olanı ise, ANNAN referandumunda ortaya çıktı .
Adanın nerede ise tümü altın tepside verilmesine karşın , siyasi eşitlik nedeni ile bunu reddettiler .
Kıbrıs anlaşmalarının , meydana getirdiği Ortaklık Cumhuriyetindeki siyasi eşitlik ilkesini içlerine sindiremedikleri için değil midir ki Akritas Planını uygulamaya ihtiyaç duydular .
Kıbrıs Cumhuriyeti de bölgesel değil de fonksiyonel federatif yapı değil miydi ?
O Cumhuriyeti papaz , Enosise giden bir köprü olarak kendi halkına söylemedi mi ?
1963‘ te bunu uygulama alanına koymadı mı ?
Görüşmeler en son 2017 Crants Montana’da Güneyin ve Yunanistan’ın maxsimalist tutumu ile çökmedi mi ?
Zamanın Rum lideri Anastasiadis , Türk Dışişleri Bakanı olan Sn. Çavuşoğlu’na :
“Benim halkım, Türklerle hastaneleri dahi paylaşmak istemiyor” gerçeğini söylemedi mi ?
Güney ve Yunanistan, müzakereleri zamana oynamak için sürdürmediler mi ?
Aradan, kapıların açılması tarihinden geçen zaman dilimi içerisinde , iki halk arasında , güven bunalımını giderecek olumlu gelişmeler oldu mu ?
Hala daha, güven bunalımını tetikleyen, güneyden kaynaklı davranışlara, tanık olmuyor muyuz ?
Bunların ayrıntılarına girmek istemiyorum .
Hep birlikte yaşayıp görüyoruz .
15 Temmuz , adanın Yunanistan’a Girit misali bağlanması darbe harekatını yaşayanlardan , biriyim .
Amerikan patentli işgal ve ilhak hareketi , verilen talimat üzerine çok acımasız bir insan katliamına dönüşmüştü .
Kime karşı ?
EOKA B‘nin dışındaki tüm Rumlara karşı .
Yani , bu harekata direnenlere karşı .
Sarayında , baskından kurtulup , Baf’a kaçan papaz .
“Karşınızda büyük bir askeri güç var . Teslim olun” talimatı ile teslim olan direnişçilere karşı katliam devam etti .
Hangi tarihe kadar ?
20 Temmuz tarihine kadar .
Çıkarma , katledilecek olan Rumların hayatta kalmalarını da sağladı .
Harekatı izlemek için , Türkiye’den gelen Türk gazetecilerin bir kısmı tutsak edilmiş ve Leymosun tutsak kampına götürülmüşlerdi .
Harekatla birlikte , EOKA B ve Yunan askerlerinin Rumlara karşı katliamı sona ermiş ve katliam sırası Kıbrıslı Türklere gelmişti .
Harekatla , adada batıya göre her şey yolunda giderken , bir anda her şey ters yüz olmuştu .
Türk gücünün ağırlığı karşısında , Türk gazeteciler , iade edilmek üzere harekete geçildi .
Ayni esir kampında bulunan , tutsak direnişçi Rumlar , serbest kalacak olan Türk gazetecilere , Ecevit’e çıkarma kararı aldığı için minnet ve şükranlarının bir nişanesi olarak , elindeki sigara paketinden , bir tek sigarayı Ecevit’e verilmek üzere verdi . Sigara gideceği yere ulaşır ve mesaj alınır .
15 Temmuz, güneyde de değişik kesimlerin demeçleri ile anılarak kutlandı .
Adanın , Yunanistan’a bağlanma girişimini en iyi irdeleyen , Akel Genel Sekreteri Stefanu oldu .
Stefanu :
Türk askerini , ADAYA Yunan Cuntasının ve Eoka B’nin getirdiğini . Sadece Rumları değil , Türk sivilleri öldürdüklerinin yalan olmadığını da teyit etti .
Sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin başkanı ise , hem darbeciler , hem de direnişçilerin mezarlarına , çelenkler koydu .
Şimdi bazı çevreler , geçen dönemin yani birinci Hristo döneminin olumsuzluklarını , ona yıkmaya çalışıyorlar .
İkinci Hristo’nun , Crans Montana’da masanın devrilmesindeki payını , unutturmaya çalışarak , ikinci Hristoyu barış güvercini olarak lanse çabasındalar .
Ve.
Her zaman olduğu gibi , umut pompalıyorlar ..