Sayın bakanlara uyarı: Böyle turizm olmaz!

KKTC’nin istikbali kısa vadede mali açıdan Türkiye’nin vereceği desteğe bağlı.

KKTC’nin istikbali kısa vadede mali açıdan Türkiye’nin vereceği desteğe bağlı. KKTC’nin büyüyüp gelişmesi ve kendi ayakları üzerinde durması için çok çaba göstermesi gerekiyor.
Bunu Türkiye’deki yetkililer de ülkemizdeki hükümet sözcüleri de kabul ediyor.
Peki biz kendi ayaklarımız üzerinde durmak için fabrika mı kuracağız?
Elbette hayır. Bizim iki kozumuz var. Biri turizm, diğeri inşaat ve emlak sektörü…
Ev sattığımız yabancılar dışarıdan para getiriyor. Bu evleri alanların yüzde 99’u da turisttir. Burada çalışmıyor, geliyor, para harcıyor
Restorantlar, marketler bu turistlerle ciro yapıyor. Şu an otellerde kalan mı yoksa ülkede evi olanlar mı turizme daha fazla katma değer sağlıyor diye soracak olursanız cevabı da bellidir.
Evlerdeki kalan insanların ülkede harcadıkları para daha fazladır.
O halde bu tür yatırımın ülkede önünü açmalıyız.
Eğer bu olmazsa bu ülke kara para cennetine doğru gider. Bu ülkenin geleceği kara parada değildir.
O yüzden turizm ve inşaat sektörüne önem vermemiz lazım. Ancak biz ne yazık ki her iki sektörü de vuruyoruz.
Nasıl mı?
Yabancıya satılan evlerden alınan vergileri yüzde 0.5’ten yüzde 12’ye çıkardık.
Gerekçe ne? Sosyal konut yapımı için kaynak yaratılacak…
Ancak ne yazık ki burada kaş yapılırken göz çıkarılıyor.
Kimse bu parayı verip tapuda kayıt yaptırmak istemiyor. Böylece devlet elde edeceği vergiden de oluyor.
Safa Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özmen Safa, geçtiğimiz hafta yaptığı uyarıda yılsonuna kadar emlak sektöründe kriz yaşanacağını ve satışların düşeceğini söylemişti.
Bunun üzerine bir de yanlış vergi politikasıyla sektöre büyük darbe vuruluyor.
Bu karar alınırken, sektörüne nasıl etkileneceğine yönelik bir araştırma yapıldı mı? Başarının yüzde 50’si araştırmadır. Ne yazık ki bu araştırmanın dahi yapılmadığına tanık oluyoruz.
Ülkenin diğer gelir kapısı turizm…
Şu anda ülkeye turist olarak gelenlerin büyük bölümü otele değil evlerine gelip yaşıyor. Şu an Esentepe’ye, Long Beach’e bakalım. Bunların yüzde 99’u yabancıdır.
Peki biz bu insanların gelişine neden kısıtlama getiriyoruz. 100 bin, 200 bin sterlin para vermiş ev almış adama 30 gün vize veriyorsun. Ama bu insanlar 45 gün, 60 gün kalmak istiyor.
Gidiyor polise... “Benim bu ülkede evim var, bu da kontratım” diyor. Kimden aldı, ne zaman aldı hep yazıyor. 30 gün üzerine 15 gün daha kalmak istiyor. Dönüş biletine kadar tüm evraklarını polise sunuyor.
Polis, “Hayır kalamazsın, bana satış belgesinin orijinalini getir” diyor. Akıl almıyor. İnsan satış kontratına cebinde taşımaz ki hemen polise sunsun. Kontrat kendi memleketinde kasasındadır.
Kopyasını sunuyor. Ama polis orijinal belgeyi istiyor. Elbette burada polis kabahatli değildir. Bu talimat kendisine bakanlıktan geliyor.
Bu insanlar oturma belgesi alma hakları olmasına rağmen almıyor, vatandaşlık da istemiyor… Sadece turizm yapmak istiyor. Biz bu insanların önünü neden kapatıyoruz.
Sayın Bakanlar uyarıyoruz. Böyle turizm olmaz. Hem inşaat sektöründe hem turizmde kaş yaparken göz çıkarıyoruz. Turizm Bakanımız Fikri Ataoğlu ve İçişleri Bakanımız Ziya Öztürkler bu konuda hareket geçmeli.
Bizden söylemesi…



Bu haber 3228 defa okunmuştur

:

:

:

: