TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Türk dünyasının büyük önem verdiği Aksakallılar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım’ın ardından bugün TC Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı de çok geniş bir heyetle adaya geliyor.
Peş peşe yapılan bu üst düzey ziyaretler tesadüf değil. Ülkenin geleceği, önümüzdeki en az 10 yılın rotası çiziliyor.
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kıbrıs meselesinin Türkiye yüzyılında çözümsüz kalmayacağını vurgulayarak, “Türkiye yüzyılı aynı zamanda KKTC’nin ve Türk Dünyasının yüzyıldır” dedi.
Peki o çözüm nasıl olacak?
Federasyonu savunan çevreler heyecana kapılmadan hemen şunu belirtelim. Yılmaz’ın sözünü ettiği o çözüm federasyonla ulaşılacak bir çözüm değildir.
Ünlü bir sözdür. Aynı derede iki defa yıkanılmaz. Çünkü dere akar. Kıbrıs sorununda da durum farksızdır. Zaman akıp geçiyor. Türk tarafı bugüne kadar çözüm için her yolu denedi.
Ancak ne yazık ki Rum tarafı bu çözümlere hep direndi. Annan Planı ve Crans Montana başta olmak üzere masadan hep kaçan taraf oldular.
Kıbrıs Türkü artık kendisinin de içinde olacağı yeni bir dünyada yönünü bulmalıdır.
Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyelik bu sürecin ilk adımıdır.
Başbakan Ünal Üstel, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte, ekonomiden altyapı yatırımlarının geliştirilmesine, sanayiden, ticarete, tarımdan çalışma hayatına, ulaştırmadan, turizme, sağlıktan, eğitime pek çok konuyu masaya yatırdıklarını açıkladı.
İzlenen yeni yol, Rumlar tarafından da fark ediliyor. Yaşadıkları panik de bunun göstergesi.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e gönderdiği mektupta, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili bir temsilci atama konusunda hareket etmesi için çağrıda bulunuyor.
Oysa aynı Hristodulidis, 2017 yılında Crans Montana’da Dışişleri Bakanı iken, dönemin Rum lideri Anastasiadis’e masadan kalkması için baskı yapıyordu. Ne değişti?
Aslında değişen bir şey yok.
Başta Rusya olmak üzere dünyanın KKTC’ye bakışı yavaş yavaş değişiyor. Durumun farkında olan Rum yönetimi de bu yüzden kıpırdamaya başladı.
Bizi yine yıllarca yaptıkları gibi müzakere masasında elleri kolları bağlı bekletmek istiyorlar. Ama ne artık dünya eski dünya, ne de Kıbrıs eski Kıbrıs… Bizden söylemesi…