Geçtiğimiz hafta konuk olarak katıldığım TV programından sonra telefonuma bir mesaj geldi. Genellikle, mesajlarıma her zaman cevap veririm. Zaten bu mesaj o kadar samimiydi ki görür görmez cevabımı gönderdim. Yazılanlar ilgimi çektiği için de sevgili Ayten Benli’ den görüşme talep ettim. Birkaç saatlik görüşmemize konu olan mesajı şöyleydi: Ferdiye Hanım, sizi TV programında izledim. Rahmetlik dayımın çiizmlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. “1929 doğumlu dayıcığımı altı sene önce kaybettik. Tamamen kendi yeteneği ve hiçbir eğitim almadan çizilmiş eserlerinden de örnekler gönderiyorum size.” Ertesi gün kendisine misafir oldum. O kadar da güzel bir ev sahibi ki Ayten Hanım’a hayran oldum. Onu ve değerli eşini Girne Üniversitesi 60+ Tazelenme Üniversitesi Programı’ndaki bir mandala dersime davet ettim. Dayısı olan Ahmet Karagözlü’ yü, Karagözlü nün mandalaya bakışını anlatmalarını ve orijinal çizimlerini sınıfa göstermelerini rica ettim.
Mandala Çizmek
Mandala çizmek için özel bir yetenek gerekmez. Eli kalem tutan herkes, otistikler hariç, mandala çizimi yapabilir. Kağıdımız, bir ayna; kalemimizse bizi, o andaki duygu ve düşüncelerimizi yansıtır. Mandala çizerken dudaklarımız susar; kalbimiz konuşur. Bu anlar, sessizliğe bürünürüz. Kendimizi, hayat çemberi olarak bilinen mandalamıza bırakırız. ( Ben’i Hatırla kitabımdan )
Eski Mandalacı Ahmet Karagözlü
1929 doğumlu bir polisti. 80’lerde yaptığı birçok mandala var. Bunları bizzat inceledim. Hepsi de renkli ve üç boyutlu, geleceği yansıtan, meditatif çizimler halinde. Şahit olduğum çizimler, bambaşka, eğitimli birinin yapabileceği çizimler gibi. Evet, mandalada yetenek gerekmez; fakat Karagözlü’ nün merkezi müthiş bir orantıyla alması, kendini merkezde tutup da çemberleri muntazam bir şekilde takip etmesi, beni bile heyecanlandırdı. “Dayımız, bunları çizerken sanki başka bir dünyada yaşardı. Oraya odaklanırdı. Kendi dünyasındayken bizler, sadece bakardık ve orada neler olduğunu, ona neler olduğunu anlayamazdık.” diyor sevgili Ayten Benli.
Spor Aşığı Ayten Benli
1962 doğumlu Ayten Benli, Gönyelili’dir. Halen de orada yaşamaktadır. Kültür Dairesi’nden de emeklidir. Sanat ve sanatçıya değer verdiği bakışından belli olan bir kadın. 1988 – 2010 seneleri arasında dairede çalıştığı sürece sanatçıların yanında olduğunu, yurt dışından gelen sanatçılarla da her zaman ilgilendiğini söylüyor ve benim gülümsememle karşı karşıya kalıyor. Neden mi? Çünkü, bir iki saat içerisinde bana göstermiş olduğu samimiyet, misafirperverlik ruhuna işlemiş. Bunu görememek olanaksız. Spor aşkı, ilkokuldan beridir varmış. Şu anda da devam ediyor. “ Ben, bitti demeliyim ki bitsin.” diyor. Türkiye Masterler Atletizm Takımı’nda Türkiye adına yarışıp birçok Balkan ve Türkiye rekorlarının sahibi. İki kez üst üste Masterler Atleti seçildi. Mater Atlet nedir diye soruyorum kendisine: “Her beş yaş grubunun en iyisi olmaktır.” diyor. Onun sayesinde bir şey daha öğrenmiş oluyorum. Önümüzdeki dönemde hedefini sorduğumdaysa; Avrupa’da kürsü bulmak ( ilk üçe girmek ) diyor. Ayten Benli, benim samimiyetime inanmış, güvenmiş ki benimle dayısını, dayısının çizimlerini mandala aşkını konuşmak istemiş. Binlerce kez teşekkür ediyorum. Böylece, bir kişiyi daha mandala ailemize almış olduk. Geçmişte yaşayan ve mandalaya ışık tutan, çizimleriyle bizlere örnek olacak bir kişiye.