Biz “ülkede ilaç yok, kanser hastaları tedavi olamıyor” diye isyan ederken, meğer ülkede sahte reçeteyle yazılan ilaçlarla büyük bir vurgun yaşanıyormuş.
Biz “ülkede ilaç yok, kanser hastaları tedavi olamıyor” diye isyan ederken, meğer ülkede sahte reçeteyle yazılan ilaçlarla büyük bir vurgun yaşanıyormuş.
Peki bu vurgun nasıl yaşandı?
Önce şunu belirtelim.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile eczaneler arasında yapılan anlaşmaya göre sigorta reçetesi yazılarak sigortalı çalışanlar veya sigorta emeklileri daha ucuza ilaç alabiliyor.
Sigorta reçetesi yazma yetkisi ise sadece serbest çalışan doktorlara ait. Vatandaş ‘sigorta reçetesi’ ile ilacın yüzde 20’sini ödüyor, geriye kalan yüzde 80’i ise sigortalar ödüyor…
Mesele işte tam da burada başlıyor.
Bazı serbest çalışan hekimlerin şişirerek yazdığı ‘sigorta reçetesi’ ile bazı eczacıların adeta devleti soyduğu iddiası bir anda kamuoyunun gündemine oturuverdi. Ortada ne ilaç, ne de ilacı alan hasta var… Ama bunun karşılığında milyonlarca lira bu ilaçlar kullanılmış gibi devlet tarafından ödeniyor.
Peki skandal nasıl ortaya çıktı? Bunda hiç şüphesiz yeni Çalışma Bakanı Sadık Gardiyanoğlu’nun meselenin üzerinde gitmesinin etkisi büyük.
Aslında bu vurgun, bu yılın ya da geçen yılın meselesi de değil. Devlet yıllardır böyle soyuluyormuş. Bu nasıl olur? Bugüne kadar nasıl bu soyguna göz yumulur? Akıl sır ermiyor.
Çalışma Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, “60 milyonluk ilaç vurgunu” ile ilgili dün Polis Genel Müdürlüğü’nde bir görüşme gerçekleştirdi. Gardiyanoğlu, bürokratlarının beyanları üzerine suç unsuru olduğuna inandığını ifade ederek, “Polis, tahkikatını yapar, savcılığa gönderir. Savcılık da suç unsuru olup olmadığıyla ilgili bir karar verir. Suç unsuru varsa mahkeme süreci başlar... Bir sıkıntı olduğunu varsayarak konunun polise intikalini yaptırdım” dedi.
Ancak öyle görünüyor ki ortada şüpheden çok daha fazlası.
Ada TV’ye dün konuk olan Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı Remzi Gardiyanoğlu da bu konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. “Bir hekim ayda nasıl 500 reçete yazabilir” diye soran Remzi Gardiyanoğlu. aslında kurumun hepimizin gözü önünde göz göre göre soyulduğunu itiraf etti.
Sözün özü ülkenin en elit kesimi olan bir grup doktor ile bir grup eczacı arasında adeta bir vurgun düzeni kurulmuş. Akıl alır gibi değil.
Eskilerin bir sözü var. “Et kokarsa tuz var. Tuz kokarsa çaresi ne…” Ne yazık ki ülke olarak tuzun koktuğu noktaya geliyoruz. Bizden söylemesi…