Ülkede nereye elinizi atsanız ortak dert belli. Hayat pahalılığı vatandaş için dayanılmaz bir noktaya geldi.
Şikayetlerin çoğu, denetim eksikliği konusunda birleşiyor. Vatandaş, devletin fiyatları etkin bir şekilde denetleyemediğini kaydediyor.
Bu konuda okların yöneldiği Ekonomi ve Enerji Bakanlığı 2022 yılı içerisinde bakanlığına bağlı Ticaret Dairesi’nin 24 çalışanının 4 bin 675 işyerini denetlediğini ve toplamda 3 milyon TL civarında ceza kesildiğini açıkladı.
Ancak görülüyor ki bu caydırıcı olamamış.
Bakan Olgun Amcaoğlu, piyasayı denetim konusunda Ticaret Dairesi’nin görevini yerine getirdiğine dikkat çekerken, bu kapsamda ayda ortalama 400 fiyat denetimi gerçekleştirildiğini de sözlerine ekliyor.
Ürünlerin faturalarının gerçek olup olmadığı konusu üzerinde durduklarını ifade eden Bakan Amcaoğlu, bir önemli gerçeğin de altını çizdi. Bakanlık veya Ticaret Dairesi olarak ürünlerin satış fiyatına müdahale etmelerine imkan yok.
Amcaoğlu’nun deyimiyle mevcut piyasa koşullarında bir iş yeri sahibine veya işletmecisine, “Bu ürünü neden bu fiyata satıyorsun?” diye bir soru sorma hakları bulunmuyor.
Peki o halde denetlenen ne? Bir malın son kullanma tarihi ya da raf ömrü mü? Onu alışverişi yapan vatandaş da kontrol ediyor. Ya da faturalara bakıp vergi kaçağı var mı yok mu? Bu mu denetleniyor?
Açık söyleyelim. Böyle bir denetim de vatandaşın sözünü ettiği denetim değildir. Vatandaş, bir malı 3’e alan bir marketin 30’a satmasının önüne geçilmesini istiyor.
Bunun talebin karşısında serbest piyasada fiyatların sağlıklı bir şekilde oluşacağını, böyle bir denetimin olamayacağını söyleyenler asla haklı olamaz.
Devlet en azından belirlediği temel tüketim maddelerinde kar oranını sınırlamalıdır. Bunun adı serbest piyasa ekonomisine müdahale değil, tüketiciyi korumaktır.
Elbette bunu yaparken üretimde girdi maliyetleri de aşağı çekilmelidir. Örneğin elektrik fiyatları tarım için yeniden düzenlenmelidir. Bu şekilde sulama suyu fiyatı da aşağı çekilmiş olacaktır.
Tabii ki üreticinin elinden çıkan ürünün markette kaça satıldığı da devletin sıkı denetimine tabi olmalıdır.
Oluşturulan Yaş Sebze ve Meyve Komitesi’nin henüz bu konuda tam manasıyla bir sonuç vermediği görülüyor.
Hayat pahalılığı bir toplumu çürüten çok tehlikeli bir hastalıktır. Bu pahalılık, toplumu zaman içinde ahlaken de çürütür, tüm değerlerini erozyona uğratır.
O yüzden ülkeyi yönetenlerin birinci meselesi pahalılıkla mücadele olmalıdır. Bizden söylemesi…