Memlekette nereye baksak bir yolsuzluk bataklığı var. Peki bu bataklıkları kurutmak için ne yapıyoruz?
Aslında herkesin bu bataklığı kurutmak için karınca kararınca kendi çapında yapacakları olmalı.
Sadık Gardiyanoğlu ve ekibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koltuğuna oturur oturmaz kendi yetki alanlarında ne yazık ki bundan önce herkesin görmezden geldiği bir bataklığa el attı.
Bir doktorun ayda altı binden fazla reçete yazmasını makul bulmayan Gardiyanoğlu’nun startını verdiği soruşturma giderek derinleşiyor.
Tutuklu sayısı 13’e yükseldi. Doktor ve eczacı gibi toplum en üst sınıfındaki bu zanlılar hakkındaki karar, elbette yargı tarafından verilecek.
Ancak polisin mahkemeye koyduğu emarelere hiç de öyle yenir yutulur değil.
Tüm bunlara rağmen toplum içinde oldukça nüfuzlu olan bu zanlıların üzerine haksız yere gidildiğine dair yorumlara yapılıyor…
Neymiş efendim… “Bir doktor fazladan iki üç ağrı kesici yazdıysa ne olurmuş… Bu soruşturma çok abartılıyormuş…”
Üstelik bu görüşler sosyal medyada taraftar da bulabiliyor…
Akıl alır gibi değil… Sanıyorum toplum olarak kelimenin tam manasıyla bir akıl tutulması yaşıyoruz…
60 milyon liraya ulaşan bir yolsuzluğu böyle masum bir kılıfa sokmak isteyenler, o suçu işleyenler kadar hukuk önünde olmasa bile vicdanen suçludur.
Hiç kimse tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyip, sosyal sigortaları soymak için işbirliğine girişen zanlılara, “Baklava çalan çocuk” muamelesi yapamaz…
Duyan da sanır ki bu insanlar sanki yardıma muhtaç hastalara fazladan ilaç yazıp yardım etti…
Elbette ki hayır… Hepsi servetlerine servet katmak, haksız kazanç için bu yola girdiler.
Tabii ki burada doğru ile yanlış, sap ile saman birbirinden ayıklanacak. Yargı sürecinde her şey ortaya çıkacak.
Ancak Çalışma ve Sosyal Bakanlığı bu konuda öyle tarafsız ve öyle gözü kara bir soruşturma yürütüyor ki Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek’in baldızı olan bir eczacı dahil tutuklananlar arasında yer alıyor.
Bir de işin güvenlik boyutu var.
Bakan Sadık Gardiyanoğlu’na yönelik tehdide ve hedef göstermeye varan öyle mesajlar geliyor ki, bu konuda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ya da Polis Genel Müdürlüğü, gereken korumayı sağlamak zorundadır.
Kimse bir bakanı korkutup, sindirerek bu soruşturmayı engelleyemez, engelleyememeli… Bizden söylemesi…