Türkiye’nin merhum cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in güzel bir sözü var:
“Yollar yürümekle aşınmaz…”
Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın “Biz sokağa çıkmaya hazırız, çıkacağız” sözleri bize Türkiye demokrasinde mihenk taşı olan o cümleyi hatırlattı.
Erhürman, “Meclis dışındaki partilerle de görüşeceğiz. Sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle görüşeceğiz. Kim ne yapmayı uygun görürse onu yapar ama biz birlikte bir mücadele verilmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Görülüyor ki Meclis’in pazartesi günü açılmasıyla birlikte ana muhalefet yaz tatilinden hızlı bir şekilde dönüyor. Siyasetin tansiyonu önümüzdeki günlerde oldukça artacak.
Peki ana muhalefetin yaptığı birlikte mücadele çağrısına Meclis dışına çıkan diğer muhalefet Halkın Partisi’nden ne yanıt geldi?
“Sokağa çıkalım” çağrısına şartlı destek veren Halkın Partisi, ana muhalefetin de kendileri gibi Meclis’i terk etmesini istiyor.
Aslında Kıbrıs Türk halkı ilk defa sokağa çıkmadı.
Bugüne kadar pek çok yürüyüş, pek çok eylem gerçekleştirildi. Peki bu eylemlerin bu topluma ne faydası oldu?
Hangi yaraya çare, hangi derde deva olundu?
Hükümetin beş yıllık bir kalkınma planıyla ülkenin önünü açmaya hazırlandığı böyle bir dönemde yapılmak istenen, iktidarı yönetemez hale getirmek ve ülkeyi yine bir erken seçime mi götürmektir?
Diyelim ki çok istenen o erken seçim oldu? Murad edilen tablo nedir? Bugünkünden çok daha farklı bir manzara ile karşı karşıya kalır mıyız?
Yoksa üç aşağı beş yukarı yine aynı tablo ile seçimden sonra yine tüm meseleleri sil baştan yeniden mi ele alırız?
Aslında bu sorularını yanıtını hepimiz biliyoruz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı 1983’den bugüne 35 yılda 28 hükümet eskittik. Neredeyse bir bir buçuk yılda bir hükümetin değiştiği bir ülke, hiçbir planı uygulayamaz. Bir arpa boyu da yol kat edemez.
Evet ülke olarak sokağa çıkma işinde çok da geride sayılmayız. Ama yürüdüğümüz yolların da bizim hayatımıza çok bir şey kattığına pek tanık olmadık.
Belki yapılması gereken bu kez farklı bir yol izlemektir. Ülkeyi muhalefet iktidar diye iki bloğa bölmek kimseye bir fayda sağlamaz.
Bir kez olsun ortak akılla sorunları elbirliğiyle çözmeyi deneyemez miyiz? Aynı yolları deneyerek aynı sonuçları almak yerine belki bu kez farklı bir yoldan istediğimiz sonucu elde ederiz. Ne dersiniz? Bizden söylemesi…