40 yıllık ezber bir günde değişmiyor

Kıbrıs meselesinde nihayet öğretilmiş çaresizlikten kurtulduğumuz bir dönem başlıyor.

Kıbrıs meselesinde nihayet öğretilmiş çaresizlikten kurtulduğumuz bir dönem başlıyor.
Bu dönemin kodlarını iyi okumak gerekiyor. Yeni dönemi, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Türk varlığını Doğu Akdeniz’den soyutlamaya çalışanlara başkaldırı” olarak da niteleyebiliriz.
Peki bu yeni süreç nasıl başladı?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı tarihi konuşmada tüm ülkelere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni resmi olarak tanıma çağrısı yaparak sadece Kıbrıs Türk Halkına ve haklı mücadelesine sahip çıkmakla kalmadı, aynı zamanda Kıbrıs siyasetinde dönüm noktası olacak paradigmaları geri dönülmez şekilde değiştiren önemli mesajlar verdi.
Bu konuşma uzun soluklu bir diplomatik seferberliğin de başlangıcıydı.
Kıbrıs meselesinde 'yeni milat' olarak adlandırılabilecek bu döneme ilişkin, işaret fişeği artık atıldı.
Bir başka ifadeyle”artık ok yaydan çıktı” da diyebiliriz.
Gerek MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Artık Kıbrıs Devleti” diyeceğiz açıklaması, gerekse Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’in “Kuzey Güney yok, Kıbrıs’ta Türk devleti var” açıklaması, öyle laf ola beri gele söylenmiş cümleler değildir.
Bugünlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin “Kıbrıs Devleti” şeklinde isim değişikliği başta olmak üzere yapılan tartışmalara bakarak kısır bir kavgaya girmeyelim.
Büyük fotoğrafa bakalım.
Adım adım tanımayla ilgili bir eylem planının hayata geçtiğine tanık oluyoruz.
Mücadele ateşi artık yakıldı.
Tabii ki 40 yılık ezber elbette bir günde değişmiyor.
Ancak ısrarla hala daha Kıbrıs Türkünün Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında mutlu mesut yaşayabileceğini iddia etmek de biraz komik kaçıyor.
Seçim meydanlarında “Seçilirsem asla federasyonu görüşmem” diyerek bu halka söz veren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan kimse bu sözlerini unutmasını bekleyemez.
Ateş çemberi içindeki coğrafyada Sayın Tatar gibi Türkiye ile uyumu bir liderimiz olmasa idi, hadi daha açık söyleyelim Sayın Akıncı Cumhurbaşkanı olsaydı ne olurdu?
Karşımızda silahlanan bir devletle diyalog kurmaya can atarken, Türkiye’ye ile küs bir liderle nereye giderdik?
Bu sorunun yanıtını hepimiz bir kez daha düşünelim. Bizden söylemesi…
Bu haber 2627 defa okunmuştur

:

:

:

: