Güney Kıbrıs’ta kamu borcunun 25,1 milyar Euro’ya ulaştığı ve bunun yeni doğmuş çocuklar dahil olmak üzere kişi başına 30 bin Euro’ya denk geldiği belirtiliyor.
Peki bizdeki durum nedir acaba?
2022 sonu rakamlarına göre devletin toplam borcu 85 milyar TL.
Bu yıl pekala bu rakamın 150 milyar TL’yi aşacağını öngörebiliriz.
Bizdeki nüfusu her ne kadar tam olarak bilmesek de tahmin edebiliriz.
Diyelim ki vatandaş nüfusumuz 500 bin.
150 milyarı bu nüfusa bölersek KKTC’de yeni doğan bir bebeğin bile 300 bin TL borçla hayata geldiğini söyleyebiliriz.
Öyle ya…
Bu borç eninde sonunda biri tarafından ödenecek. Biz değilse bile bizden sonraki kuşakta çocuklarımız bu kamu borcuyla mücadele etmek zorunda kalacaklar.
Güney’de bu hesaplar yapılıyor. Bu borcu aşağı çekmenin yolları aranıyor.
Biz ise çare aramak şöyle dursun, Türkiye’den gelen kaynakla yarattığımız sahte cennetin keyfini sürüyoruz.
KKTC’nin bütçesinde açık sorunu hep vardı.
Bunda bitmek tükenmek bilmeyen kamu ek mesailerinden tutun da devlette savurganlığa kadar birçok sebep gösterebiliriz.
Dövizdeki yükseliş, hayat pahalılığı ve bunun kamuda maaşlara yarattığı yük, bütçedeki açığa tuz biber ekti.
Ancak bugüne kadar yarattığımız sahte cennetin etkisiyle hala daha ayağımızı yorganımıza göre uzatmıyoruz.
Ekonomide temel bir kural vardır. Ürettiğinizden fazlasını tüketirseniz, borçlanırsınız. Biz yıllardır ürettiğimizden fazlasını tükettik.
Ganimet ekonomisi üzerine inşa ettiğimiz bize özgü bu sistem artık iflas etmek üzere.
Devlet bir taraftan yükümlülüklerini yerini getirirken, diğer taraftan yüksek elektrik faturalarıyla elini vatandaşın cebinden çıkarmıyor.
Vergide adaleti de sağlayamadığı için hep tuttuğundan alıp, tutamadığına selam söylemekle yetiniyor.
Sürekli vergi reformundan, kamu reformundan söz ediliyor. Ancak tüm reformlar sadece süslü söylevlerde kalıyor. Bugün yediğimiz paranın faizini yeni doğan çocuklarını üzerine yüklüyoruz. Bu düzen artık böyle devam edemez. Bizden söylemesi…