Kıbrıs Türk halkına , tıpkı bu günkü Gazze’de yaşananlar gibi , bir gecede soy kırıma tabii tutma planları olan Akritas Planını , uygulamak istemişler . Bu günlerde iç içe yaşayacağımızı hala daha iddia eden güney komşularımız . 63 senesinin Aralık ayında faaliyete geçmişlerdi .
Bunda başarılı olamayınca , işi zamana bırakarak , planlarını uygulama hazırlıklarını ve fiiliyatlarını devam ettirdiler .
64 yılı , Kıbrıs Türklerinin en zor , çilekeşli yılı olması açısından da , tarih sayfalarındaki yerini almıştır .
Eli silah tutan , tutmayan herkes , karınca kararınca , bir şeyler yapmak için amade oldular .
1963 , beni ortaokul sıralarında yakaladı .
Herkes gibi ben de , bu mücadeleye katıldım .
Lise tahsilimi bitirdikten sonra , burslu okuyabilmemiz için , fazladan bir yıl daha mücahitliğe devam ettim .
Terhisimle birlikte , Ankara’da HUKUK tahsiline başladım .
Ecevit ismini , o zamanın haber alma kaynağımız olan , radyonun uzun dalga frekansı ile yayım yapan , Ankara radyosundan duydum .
Fakat , ayrıntılı olarak bilgi sahibi değildim .
Ecevit’i , siyaset yaşamının varoluş kavgası ile tanıdım .
12 Mart Muhtırası ile demokrasi dışı oluşumlara karşı çıkarak , İnönü ile ters düşmesi ilgi alanım olmuştu .
Gelişmeleri izledim .
Amerikan modeli , hükümet oluşumlarına , karşı çıktığı için , partide buna karşı olanlar , partiden ayrılıp yeni siyasi oluşumlara gittiler .
Kendisi gibi düşünenler ise , CHP’ de kalarak mücadeleye devam ettiler .
1972’de Genel Başkan , 1973 genel seçimlerinde ise Başbakan olarak , MSP ile ortak hükümet kurdu .
Bir yıl sora da , adanın enosis olmasını engellemek için , uluslararası anlaşmalara dayanarak , askeri müdahalede bulundu .
Amerikan patentli ” balyozcu Nihat Erim Hükümetinin “ Amerika’nın bastırması ile , yasakladığı afyon ekimini tekrardan başlattığı için , Amerika Türkiye ye silah ambargosu uyguladı .
Bunun üzerine Ecevit Hükümeti , Amerikan üslerine el koyup , göndere Türk bayrağı çekti .
Silah ambargosu , iki ülke arasındaki ilişkileri , günümüze kadar getiren ve iki ülke arasındaki , ulusal çıkarların çatışmasına ve güvensizliğe kadar vardırmasına da sebep olmuştur .
CHP , sandalye sayısı en fazla olan siyasal parti olmasına rağmen , dış güçler , Ecevit’in hükümete gelmemesi için oyun üstüne oyun tezgahladılar .
Ecevit ulusal çıkarları savunduğu için , batılılar tarafından “ tu kaka “ ilan edilmişti .
Bütün bu olumsuzluklara karşın , başında bulunduğu parti , her seçimde oyunu artırarak , tek başına iktidara yürümeye devam ediyordu .
Bu , batılı emperyal güçlerin hiç işine gelmedi .
Derhal “ çocuklar “ devreye sokularak gereken yapıldı .
Tarihe , 80 darbesi ile geçen darbe , Türkiye siyasal yaşamında , oturmaya başlayan siyasal partileri , hallaç pamuğu gibi savurdu .
Şehitler verilerek , kanlar akıtılarak , Milli Kurtuluş Zaferi kazanılarak , devam ettirilen TBMM . Bir komutla kapatıldı .
Tüm siyasal partilerin kapılarına , kilit vuruldu .
Bütün bu olanlar karşısında , sesini çıkaran ve tepki veren tek kişi , koskoca bir ülkede , yalnız Bülent Ecevit olmuştu .
Yasaklı Ecevit , yasağa karşın , gazetecilere konuştuğu için , sıkı yönetim mahkemesi tarafından , hapislikle cezalandırıldı .
Yasaklı Ecevit , hapisli Ecevit’e dönmüştü .
İşte o yıllar Ecevit , gerçek dostlarını , dostmuş gibi davrananları , acı da olsa anladı .
217 Milletvekili ve 150 senatörü olan koskoca CHP’nin parlamenterlerinden, hapse giriş çıkışlarda , sadece hakkını vermek gerek , rahmetli Orhan Birgit ve gençler vardık .
Bunun sayısı da iki elin parmaklarını geçmiyordu .
12 Eylülle ilgili , bir söyleşimizde , rahmetli Ecevit bana söyle demişti :
Başkanlığımdaki CHP’nin yükselişinden , batılı emperyal güçler , çekinmeye başladıkları için bu darbeyi yaptılar . Darbe bize karşı yapıldı “ demişti .
Gerek iktidarda , gerekse muhalefette olsun . Hep ulusal çıkarları ön planda tutan ve bunun için gereğini yapmaya hiç çekinmeyen , bir devlet adamı idi .
Bunu Haşhaş’ta , Kıta sahanlığında ve Kıbrıs’ta göstermiştir .
Ambargo karşısında , Amerikan üslerine karşı da gereğini yaparak , el koymuş ve ay yıldızlı bayrak , Amerikan bayrağının yerini almıştı .
Aradan 17 yıl geçti . Aramızdan ayrılalı .
Yalnız ölüm ve doğum günlerinde değil , her zaman sosyal medyanın müdavimi haline gelmişse , yüreklerde yer etmiştir demek .
Nurlarda uyu Büyük Ecevit . Gazze bize , bir daha yüreklerimizdeki yerinin , ne kadar kıymetli olduğunu gösterdi .