İsrail Filistin çatışmasında 34 gün geride kaldı. Bilanço giderek ağırlaşıyor. İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı 10 bin 812 olarak açıklanıyor. Ölenlerin 4 bin 412'si çocuk, 2 bin 918'i kadın… 2 bin 650 kişinin kayıp olduğu ifade ediliyor…
İsrail cephesinde yapılan açıklamalar da vahim… Tel Aviv yönetimi Hamas saldırılarında 1400 kişinin öldüğünü, 200’den fazla da rehine olduğunu açıklıyor.
Kara operasyonu yapıp yapmama konusunda köşeye sıkışan Netanyahu, Hamas’ın İsrailli rehineleri canlı kalkan yapması nedeniyle ne yapacağını şaşırmış durumda.
Dünyanın dört bir yanındaki İsrail vatandaşlarını ülkeye çağırıyor ama karşılık bulamıyor. Tam da aksine İsrail sokakları, Netanyahu yönetimine karşı öfke ile dolup taşıyor.
Savaşın daha en başında bundan bir ay önce bu köşede “İsrail kazansa da kaybedecek” diye yazmıştık…
Baştı Batı dünyasının başkentinde tepkinin giderek artacağını söylemiştik.
Bugün yaşanan tam da budur.
Neydi o gün yaptığımız tespit…
“İsrail dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Bölgede önemli yatırımları var.
Fakat her ne kadar Filistin’e göre daha geniş bir coğrafyada hüküm sürse de en büyük ihtiyacı nüfustur.
Filistin’in nüfusu giderek yükseliyor.
Geçen yılın verilerine göre İsrail’in nüfusunun 9.5 milyon civarında olduğu kaydediliyor. Ancak bu nüfus, artmak şöyle dursun yıllardır aynı seyrediyor.
Filistin’in nüfusu ise 6 milyona dayandı. En az 4-5 çocuk yapan Filistinli aileler sayesinde birkaç yıla kadar iki millet arasında nüfusun eşitlenmesinin çok muhtemel olduğu belirtiliyor.
İsrail’in tek umudu Yahudilerin dışarıdan İsrail’e gelmesi.
Peki niçin İsrail’e gelecekler?
Bugüne kadar orada bir istikrar ve zenginlik vardı.
Ama bugünden sonra orada var olan istikrar kaybolmuştur. Zenginliğe gelince zenginlik de olmayacak.
Şu anda kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan Filistin halkı giderek bir intihar komandosuna dönüşmek üzeredir. Bu intihar saldırıları çoğalırsa nasıl durdurulabilir? İstikrar nasıl sağlanabilir?
İsrail halkı şu anda ülkede güvenlik iklimi kaybolduğu için ülke dışına göç ediyor…”
Bir ay önce yaptığımız tespit bugün kelimesi kelimesine hayata geçmiştir.
Bugüne kadar ülkesinde “Bay Güvenlik” lakabıyla anılan Netanyahu’nun siyasi itibarı yerle bir olmuştur.
Bir ay önce onu her şekilde savunan Amerikan yönetimi de dünyadan gelen tepilerle ağız değiştirmeye başladı. Biden, Gazze’nin Filistinliler tarafından yönetilmesi gerektiğini söylüyor.
Yani İsrail’in Gazze’yi işgal etmek üzerine kurduğu oyun planı da suya düşmek üzeredir.
İsrail, Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ı da bu savaşa kılıf yapıp, kutsayamaz. Çünkü Tevrat’ın on emrinden üçü, “Çalmayacaksın, öldürmeyeceksin ve komşunun evine tamah etmeyeceksin” talimatı açıkça çiğneniyor.
Filistin halkının toprakları çalınıyor… Genç yaşlı, çocuk, kadın öldürülüyorlar… Komşuları olan Filistin halkının evine ocağına tamah ediyorlar…
Sözün özü Gazze’de yaşananlar ne dünyadaki hiçbir kutsal kitaba, ne toplumsal ahlaka, ne de savaş hukukuna sığmıyor. Netanyahu yönetimi, İsrail milletini dünyanın vicdanında mahkum ediyor. Bizden söylemesi…