Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile beraberindeki heyeti Ramallah'taki Bakanlık binasında kabul ederken, Avrupa Birliği'nden Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için İsrail'e baskı yapmasını talep etti.
Ancak bu beyhude bir çaba. Çünkü ölü gözünden yaş beklenmez.
Avrupa Birliği Komisyonu sözcülerinden Peter Stano, Filistinli Bakan Ramallah’ta bu açıklamayı yaparken Brüksel’de başka telden çalıyordu.
Stano, Ukrayna ile İsrail arasında benzerlik kurarak, her ikisinin de mağdur taraf olduğunu ve kendini savunmak zorunda kaldığını öne sürdü.
Yani mesele bu kadar basit.
AB’yi yöneten güç Almanya… İsrail-Filistin savaşında Almanya’nın İsrail yanlısı tutumu, vatandaşlık başvurularında “İsrail karşıtı olunmaması” şartını ekletecek boyutlara geldi.
Yani İsrail’in Gazze’deki vahşeti Almanya’da eleştiri boyutunda bile dile getirilemeyecek.
Ölen onca çocuk, yaşlı, kadın… Hepsi İsrail Filistin çatışmasının kurbanları olarak görmezden geliniyor.
İnsanlık 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde tarihe bir utanç vesikası bırakıyor.
Gazze’deki El Ahli Arap Baptist hastanesinin 17 Ekim’de vurulup yüzlerce Filistinlinin öldürülmesinin ertesi günü, Scholz’un İsrail’e gidip Başbakan Binyamin Netanyahu’yla ortak basın toplantısında sivil halkı hedef alan akınların İsrail’in kendini savunma hakkı içinde bulunduğunu söylüyordu.
Almanya, daha önce 12 Ekim’de İsrail’e “kendini savunması için” askeri yardım önermişti. Zaten Almanya İsrail’e silah satışında ABD’nin yüzde 82’lik payı ardından yüzde 15 ile ikinci sırada yer alıyor.
Yani Alman silahları Filistin çocuklarının üzerinde deneniyor.
Durum böyle olunca da Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki’nin AB’ye yaptığı “İsrail’e baskı yapın” çağrısı naif bir dilek gibi kalıyor.
Çünkü bu kirli savaş, en çok İsrail’e silah satan ABD ve Avrupa Birliği’nin abisi Almanya’nın işine yarıyor.
O yüzden AB’nin harekete geçmesini beklemek ölü gözünden yaş beklemeye benzer. Bizden söylemesi…