CTP kurultayına doğru

Seçimde aradığını bulamayan CTP kurultayın son virajına girdi. Pazar günü takke düşecek ve kel ortaya çıkacak.

Seçimde aradığını bulamayan CTP kurultayın son virajına girdi. Pazar günü takke düşecek ve kel ortaya çıkacak.

Şimdi münafıklar “Aha madem kel dedi, Talat ortaya çıkacak demek istedi” diyecek ama boşuna gayret, kellik sadece Cumhurbaşkanı’na mahsus değil ya?

Hem Cumhurbaşkanımız kel olmazsa rahat edemediğimizi bilmeyen mi kaldı?

Talat’ı bırakın da Hristofiyas’la nasıl baş edeceğini düşünsün. Çünkü o CTP’nin değil, cumhurun (Halkın) başı.

Evet Kurultay’da 2 aday yarışacak. Yılların iki dostu, Ferdi Sabit Soyer ve Özkan Yorgancıoğlu. Biri partisinin mürüvvetini görüp Başbakan olmuş, diğeri ise mürüvvetin bakanlığı ile yetinmiş iki eski dost. Bunlardan hangisinin kazanacağı da Cumhurbaşkanı Talat’ı hiiiiiç ilgilendirmiyor. Çünkü, Cumhurbaşkanı seçiminde de son düzlüğe girdik ve bir sene sonra sandık başındayız.

Onun için Talat Cumhurbaşkanlığına aday olurken CTP’nin başında kim olduğu ile ilgilenmez ve asla müdahale etmez. Çünkü kendisini asıl olarak CTP’liler değil, Kanada’daki Muhafazakâr Partililer destekleyecektir. Hattâ, Japonya İmparatoru’nun partisinin de Talat’a oy vereceği kesinleşmiş durumda.

Vaziyet böyle olunca, Talat CTP Kurultayı ile ilgilemez. CTP’liler oy verse de olur vermese de. Arkasında iki büyük devletin iktidar partileri ve bu partilerin seçmenleri vardır.

Gelgelelim kurultaya... Yine rivayet edildiğine göre, eşşeği sağlam kazığa bağlamış görünen Talat her ne kadar ilgilenmese de, CTP’nin tepesinde (Cumhurbaşkanı seçimine kadar) değişiklikten yanaymış. Üstelik dermiş ki Talat; “Keşke Ferdi de Ömer gibi (Başarısız oldum bana müsaade) desin ama demedi.”

SON SÖZ: Talat’ı elbette ilgilendirmez (!) ama sandıkta onun dediği rivayet edilen olacak gibi!

 

 

KÜPE                                

 

Bilmediklerimi ayaklarımın altına alıp üstüne

bassaydım başım göğe ererdi.  (İmam-ı Azam)

 

 

Çakıcı’nın başına gelenler

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TDP Genel Başkanı, Lefkoşa milletvekili, ülkenin tek psikiyatri kliniğinin sahibi, Doç Dr Mehmet Çakıcı en çok neye şaşırmış biliyor musunuz? (Kendi ağzından) “Bir hükümetin bir muhalefet partisi liderini kandıracağını rüyasında gören hayra yormaz ama bizim eski hükümet yaptı!”

Sizin anlayacağınız, devleti yöneten Başbakanlık binasından birileri telefon edip diyor ki; “Elimizde uyuşturucu bağımlısı birkaç kişi var. Onları tamir için senin Pembe Köşk’e gönderelim, sen de faturasını Başbakanlığa yolla, paranı ödeyelim.”

Bizim memlekette her şey hatır-gönül esasına göre işlediğinden Çakıcı’nın aklına “Gelin şunu kâğıda dökelim resmileşsin” demek gelmiyor.  

Sonrasını kendisinden dinleyelim: “Başbakanlıktan bir müsteşar aradı ve benim klinikten hizmet satın almak istediklerini söyledi. Aynı müsteşar bunu basın toplantısında da, benimle çıktığı bir TV programında da tekrarladı. Gönderdikleri ilk hastaya 3 ay boyunca tedavi uyguladık. Yattı, kalktı, yedi, içti, , ilaçları derken taburcu ettik ve parasını “KUMARHANESİ OLAN BİR OTELDEN” aldıklarını söylediği BAĞIŞLA ödediler. Sonradan gönderdikleri de aynı şekilde 3 ay tedavi edildi ama değil ödemek, müsteşar telefona bile çıkmıyordu. Mübarek sanki Başbakanlık müsteşarı değil sıradan bir iş adamı gibi davranıyordu. Bu durum karşısında resmi yazı yazdım, ona da cevap vermediler. Dönemin Başbakanı’na yazdım, sanki duvar kesildi. Tabii bunun bir zaman aşımı vardı. 2 yıl içinde dava açmazsam hakkımı kaybediyordum. Ben davayı açtım, Başbakan sayın Eroğlu “Resmi işlem yapmamışlar” dedi ve herkes duydu. Ödeseler, sorun yoktu. Şimdi mahkeme masrafları ve faiz de binecek ama ben sadece kliniğin ana parasını talep edeceğim!”

 

 

TEKLİF KUTUSU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sosyal Sigortalar dairemiz içine düştüğü ekonomik sıkıntılar nedeniyle sık sık gündeme geliyormuş ya...

Devletin Sosyal Sigortalar Dairesi’ne olan borcuna karşılık işletilmesi, satılması ya da kiralanması için verdiği, değeri milyonlarca dolar olan Sea Side Otel çürümeye terk edilmiş ya...

Biz de cümbür cemaat “Burayı birine peşkeş çekin” diye çıppana çalalım.

 

Neçün da den...

“Satın ya da kiralayın” desek de birileri nasıl olsa “Oteli peşkeş çekiyorlar” diye zirziro gibi feryat edecek.

Ondan sonra “Sosyal Sigortalar Dairesi’nin hangi mantıklı sebeple otel sahibi yapıldığını, çürümeye terk edenlerin suratını tükürülüp tükürülmeyeceğini, feryat edenlerin otel çürürken hangi taşın altında mehtabı seyrettiklerini” sorsak da işiten olmayacak!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TEBESSÜM

 

Aşk elbisesi!

 

Büyükannesi torununu ziyarete gitmişti. Kapıyı çaldığında genç bir kız olan torunu kapıyı açtığında çırılçıplaktı. Büyükanne bunu görünce dehşetle 'Kızım bu ne kılık, kapı böyle açılır mı?' diye feryat etti ama kız pişkindi; 'Yanlış görüyorsun büyükanneciğim ben çıplak değilim ki üzerimde aşk elbisesi var' dedi.

Aksam büyükbaba eve gelip kapıyı çaldığında nenecik de kapıyı çırılçıplak açtı ve muhabbet başladı;

- Bu ne hâl, bu yaştan sonra kudurdun mu be kadın?

- Sen yanlış görüyorsun çıplak değilim üzerimde aşk elbisesi var.

- İyi ama bundan sonra giymeden önce ütülemeyi unutma!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tercüme köşesi

 

 

- Rumların Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu Filistin’i ziyaret etmiş, memleketine gittiğinde Larnaka Havaalanı’nda seyahatinin çok başarılı olduğunu, Ramallah’ı beğendiğini  söylemiş ve “Ortadoğu'da iki devletli çözümü destekliyoruz. Desteklemeye devam edeceğiz. Bir Filistin devleti kalıcı ve egemen olması gerekiyor. Bunu bilir bunu söyleriz, ya iki devlet ya da iki devlet” buyurmuş.

- Yok canım... Rumların Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu Türklerin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a göz kırparak “Kızım sana diyorum gelinim sen anla” demiş!

 

 

 

 

Bu haber 367 defa okunmuştur

:

:

:

: