Reçete yolsuzluğuyla ilgili soruşturma sürerken, polisin mahkemeye verdiği detaylarda ortaya çıkan bilgiler, bu ülkede sistemin adeta yolsuzluk ürettiğini ortaya koyuyor.
Reçete yolsuzluğuyla ilgili soruşturma sürerken, polisin mahkemeye verdiği detaylarda ortaya çıkan bilgiler, bu ülkede sistemin adeta yolsuzluk ürettiğini ortaya koyuyor.
Polisin verdiği bilgiye göre bir doktor 30 bin reçete yazmış. Yahu bu kadar küçük memlekette hasta olan bu kadar insanı bile bulmak güçken, rakamlarla ortaya çıkan bu tuhaf çelişki neden görmezden gelindi.
Ancak madalyonun bir de başka yüzü var.
Soruşturma sürerken hastaların ilaca ulaşması da zorlaştı.
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, bugün Star Kıbrıs’ın manşetinde şu soruları yöneltiyor: “Sosyal sigorta müfettişleri görevlerini zamanında yaptı mı? Polis bu kadar hassas bir konuda gereken özeni gösterdi mi? Bundan sonra da böyle mi gidecek bu iş?”
Aslında mesele gayet basit. Bizim yolsuzluk üreten bir sistemimiz var.
Bir ülkenin doğru dürüst yönetilmesi kişilere bağlı olamaz. Önce kuvvetli bir sistem gereklidir. O sistem de elbette yargı, kolluk güçleri ve yasalarla koruma altına alınır.
Çok öykündüğümüz Batı ülkelerinden bu işler nasıl oluyor? Bir göz atalım.
Oradaki insanlar bizden daha namuslu ya da daha dürüst olduğu için mükemmel değiller. Onların bizden farkı, sağlıklı düzgün yürüyen bir sisteme sahip olmalarıdır.
Çünkü Batı’da böyle bir olay olduğunda bunun bir bedeli olduğu, yapanın yanına kar kalmayacağı, böyle bir yolsuzluğa karışan mesleğini, hatta bütün mal varlığını kaydedeceğini bilinir.
Peki bizde öyle mi?
Bakın polis çöplük çöplük dolaşıp poşet poşet ilaç topluyor. Bu nasıl iş? Biz çok değil iki ay önce bu ülkede ilaç sıkıntısından şikayet etmiyor muyduk? Hatta hükümeti ilaç eksikliği nedeniyle yerden yere vurmuyor muyduk?
Bu skandal gösterdi ki meğer biz elimizdeki ilaçları bu şekilde pervasızca kullanıyor muşuz…
Bu olay bize ders olsun. Sadece reçete yolsuzluğu meselesinde değil, ülkenin önündeki tüm yolsuzluk iddialarında birinci çözüm yolu sistemin açıklarını bulup onarmaktır.
Tabi ki amaç yolsuzlukları önlemekse bu yapılır. Ancak “günü geldiğinde çeşmenin başına ben geçtiğimde bu işi ben de kendi çıkarlarıma kullanırım” mantığıyla hareket ederseniz elbette bu kirli düzenin devamı işinize gelir.
Kimse parmağının arkasına saklanmasın. Bu ülkede gelmiş geçmiş tüm iktidarların bu konuda bir özeleştiri yapmasına ihtiyacımız var. Bizden söylemesi…