Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “MİT takip ediyor” dediği yabancılara taşınmaz mal satışı, ülkenin bir numaralı gündemi olmaya devam ediyor.
Peki meselenin gerçek yüzü ne? Başbakanlığın resmi verilerine göre ülkemizde emlakçılar vasıtasıyla yabancılara satılan konut sayısı 2023 yılına kadar 32 bin 400 adet. Arazi satışını bulmak için beş konutu bir dönümle eşitlersek, toplam arazi satışı da 6 bin 480 dönüme tekabül ediyor.
KKTC’de toplam arazi miktarı 2 milyon 400 bin dönüm olduğuna göre, yabancılara satılan arazi oranı yüzde 0.77’ye denk geliyor. Yani yüzde 1 bile değil.
Türkiye’de bugün bu rakamın Antalya bölgesinde yüzde 25, 30’la çıktığı söyleniyor.
Bu işin emlakçılarla ilgili resmi tarafı.
Peki sıkıntı nerede başlıyor? Şaibeli bir şekilde vatandaş olmuş yabancı uyrukluların kurdukları şirketler aracılığıyla yüzlerce ev ve arazi alması sistemin kara deliğini oluşturuyor.
Bunun yanında avukatlar ve yabancı ortaklı şirketler üzerinden alınan taşınmazlar da ciddi tehlike barındırıyor. Çünkü miktarı açıklanmıyor. Oysa devlet tapu kayıtlarından tek bir tuşla bu arazilerin miktarını, söz konusu şirketleri isim isim öğrenebilir.
Ama bu rakamlar her nedense açıklanmıyor.
Sırf bu yüzden bireysel olarak KKTC’ye konut almak için gelenler cezalandırılıyor.
Emlakçılar Birliği’nin önerisi net: KKTC’de herhangi bir şirketin taşınmaz mal satın alması için yüzde 100 yerli olmalı. Herhangi bir şekilde kendi kimliğini saklamış ve mal satın almışsa yok hükmünde kabul edilerek, bu mallar geri devlete dönmeli... Üçüncü olarak konut olan yabancı 6 ay içinde ülkesinden temiz kağıdı getirmezse ise parasını geri almalı ve sözleşmesi iptal olmalı…
Alın size en önemli güvenlik tedbiri
Bu şu anda ne yazık ki kaş yaparken göz çıkararak lokomotif sektör inşaatı raydan çıkarmak üzereyiz.
Şu anda Meclis’e gönderilmek istenen tasarı geçerse herhangi yabancı uyruklu bir vatandaş bugünden itibaren bir tane dahi ev almak isterse emlakçı bu alıcıyla sözleşme yapamayacak. Alıcı sözleşme yapılabilmek için Bakanlar Kurulu’na müracaat edecek. Bakanlar Kurulu’ndan satın alma izni çıkardıktan sonra sözleşme yapabilecek.
Bugün bir ev satın alabilmek için kim bir yıl, iki yıl bekler?
Bu izin alınmadığı sürece yabancı ev için kapora veremeyecek. Kaparo veremediği için müteahhit de inşaatı yapamayacak. Çünkü bizim sistemimiz “yap-sat” şeklinde değil, “sat ve yap” şeklinde oluşmuştur.
Üstelik bu yasa geçmesi halinde bugüne kadar yapılan sözleşmeler bir yıl içinde adına devir işlemi gerçekleşmezse otomatik olarak iptal olacak ve devlet irat olarak kaydolacak.
Peki o halde şu an bitmeyen projelerde, iki üç yıl süren inşaatlarda durum ne olacak?
Burada yapılan bütün sözleşmeler iptal olacak. Yani Tam kaos…
Kim bu ülkede inşaat sektörünün iflas noktasına gelmesinden fayda sağlar. Aklımızı başımıza alalım. Bizden söylemesi…