Kanser, tanı ve tedavi sürecinde hasta için olduğu kadar hasta yakınları için de yıpratıcı bir sağlık sorunu. Biyopsikososyal bakış açısına göre, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler hastalıkların seyrini etkilemekte ve kanser gibi ciddi bir sağlık problemi ortaya çıktığında yalnızca hasta değil, hastanın yakın çevresindeki kişiler de birtakım değişimler yaşamaktadır. Bu değişimler aile bireylerinin ve özellikle hasta bakımını üstlenen kişilerin fizyolojik ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği gibi, sosyal yönden de bazı problemler yaşamalarına neden olabilir.
Gerçek Bir Başkan
Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanımız Kocaismail, gerçek bir başkan. Gençliğimden beri onu televizyon kanallarında her gördüğümde bambaşka duygular içerisine girerdim. Onunla mutlaka tanışmak ve sohbet etmek isterdim. Bir gün, Girne Üniversitesi 60+ Tazelenme Programı’nı çerçevesinde verdiğim Felsefe dersimde, yeni öğrenciler sınıfa kendilerini tanıtmak için söz hakkı alıyorlardı. Salonun arka tarafından birisinin daha ayağa kalkıp o en içten kalbinin güzelliğiyle ayağa kalktığını gördüm. Gözlerime inanamadım. Öncelikle, onun kendisini tanıtmasını bekledim ve önünde eğildim. Senelerdir kendini kanser hastalarına adayan bu güçlü, merhametli, annemin ve benim uzaktan da olsa çok sevdiğim kadın, dersimdeydi. Az sonra dersimi dinleyecek, derse katılacak, ondan çok şey öğrenecektim. Yirmi iki senelik Öğretmenlik yaşamımda ilk defa bir öğrencim beni bu kadar heyecanlandırmıştı. Kendisiyle hala devam eden bir öğrenci öğretmen ilişkimiz olduğu için de fevkalade bir mutluluk içerisinde olduğumu söylemek istiyorum.
Kanserden Sonraki Yaşam
12 Aralık 1991’de Londra’da doğdu. Bu tarih, onun kanserden sonraki yaşamının tarihi. Yaşamı arzu ettiği gibi, hayalci, kendine güvenen birisi olmuş. Öncesinde, her şeyi dert edermiş. Sevmediği ortamlarda bile başkaları sevinecek diye o ortamlarda olurmuş. Sadece, evlatlarına değil; komşuları için, herkes için kendinden ödün verirmiş. Gerçek anlamda yaşamak için, bu yaşamın mücadeleyle dolu olması gerekmediğini, hiç kimse için uğraşılmaması gerektiğini, keyif alınmayan ortamlarda zaman geçirmek istemenin doğru olmadığını söylüyor.
“Oynadığım Bir Oyun Vardı”
Kocaismail, samimi, içten konuşmasıyla beni etkilemeye devam ediyordu: “Son evre denilen kanserden yaşama şansı bulduğum bu sırdır, beni ayakta tutan. İnanıyorum ki 1969’da babamın önünde oynadığım bir oyun vardı. Babamı İngiltere’ye gönderdik. Öldüğünü kabullenemediğimde çocuklar gibi bir oyun oynadım. Babamın Londra’da olduğunu, hayatta olduğunu, kocaman bir yalan üzerine kurulmuş bir mutluluktu, bu oyun. Babamı düşündüğüm an, beraberinde büyük bir travma yaşıyordum. O, Londra’da yaşardı. Bu yalana inanmıştım. Londra’da akrabalarımız vardı. Benim de Londra’ya gitmemi istiyorlardı. Onlara siz, gelin derdim. Oraya gidip o kabullenemediğim mezar taşıyla karşılaşamazdım. Bunu başkaları yaşadı mı bilmiyorum? Fakat ben, bunu yaşadım. Ta ki kırk ikinci yaş günümde kötü bir haberle karşılaşana kadar. Babam, kırk iki yaşında vefat etmişti. Şubat’ta gitti, mayısta Londra’da vefat etti.”
“Ben Hasta Olmadım”
“Ben, hasta olmadım. Düşüncem, beni hasta etmişti. Babam gibi son evrede ben de 1991’de uçağa binip bir bilinmeze doğru yol aldığımda sonucumun babam gibi olacağı korkusunu yaşadım.” Bu sözleri söylerken o anları yaşadığını gözlerinin derinliklerinde gördüm. Devam etti: “Ve… Bir gece rüyamda Londra’dayım. Gördüğüm ev, Akıncılar’ da olan evdi. Nuriye, kapıyı açıyor ve kapıda babam. O genç, yakışıklı adam, beni karşılıyor. Sanki, ayağına gelmem mi gerekiyordu der gibi bana bakmıştı. Bu rüyayala onun mezarına gitmeye, bu gerçekle yüzleşmeye karar verdim. O günden sonra, travmalarımla baş etmeyi öğrendim. Duygularımla aklımı dengelemeyi öğrendim. Değiştiremediğim gerçekler için yapabileceklerimle mutlu olabilmeyi öğrendim.”
Kanser Hastalarına Yardım Derneği
Sene 1993. 26 Mayıs’ta dernek kurulur. 1993 Ocak ayına kadar Londra’da tedavi görür. Üç ameliyat geçirir. Yeni protokollerle yeni tedaviler yapılır. Hastalık, yayıldıkça yayılır. Böyle bir süreç nihayetinde doktorlar, yakınlarını çağırırlar. Tedavinin deva etmeyeceğini, uçabilecek durumdayken Kıbrıs’a, çocuklarının yanına gidip yaşamasını söylerler. Peki, Raziye Kocaismail, tüm bu söylenenlere karşılık ne yapar ya da neler düşünür? Bu soruların cevapları, bir sonraki yazıda.