İki bin yirmi dörde , ilk damgasını vuran olay .
Avukat Kürşat’ın Roma’da tutuklanması ve Güneyde yargılanmak için , güney tarafından , güneye iadesi talebi oldu .
Tutuklama talebi , güneyin sözde Dışişleri Bakanı Kombos tarafından İtalya’dan istenmiş .
Bunun yanında , dört avukatın daha olduğu iddia ediliyor .
Fakat , isimlerinin saklı olduğu da gelen haberler arasında .
Satışlarla ilgili olarak , yaptığı açıklamada Kombos .
Bir paketin hazırlanmakta olduğunu da dile getirdi .
Pakette , kuzeydeki Rum mülklerinin izinsiz ele geçirilmesi , yasa dışı bir şekilde satılması ve istismar edilmesi var .
Tabii pakette , cezai müeyyideler de var .
Rum mülklerini izinsiz ele geçirenler kimlerdir ?
Canlarını zor kurtararak , güneyden kuzeye gelen Türkler değil midir ?
Kuzeye gelen Türkler , barınacak yerler olarak , Rum mülklerine sığındılar .
Bu , zaruret halinden doğan bir olay değil midir ?
Kaldı ki gelenler , güneyde bıraktıkları taşınmaz mallarına karşılık , Rum mallarını kullanmıyorlar mı ?
Bu malları inkişaf ettirip , ekonomik olarak artıya getirmeleri , değişen , gelişen ve oluşan şartlarda yön vermeleri de zaruret hali değil mi ?
Güney , birçok zaruret hali ilkesini ileri sürerek , Kıbrıs Cumhuriyetini kendine özgü bir biçime sokmadı mı ?
Güneyin zaruret hali “in.”
Kuzeyin zaruret hali “out.”
BM’in ve AB‘nin hali ise , kuyruğu izlemekten ibaret .
Güneyin Dışişleri Bakanı , ayrıca , boyunu aşan bir davranış içerisine girerek . Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları için , Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünde , görüşmeye hazır olduklarını da açıkladı .
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları için , KKTC’nin , Crant Montana çöküşünden çok önce , yapmış olduğu ve tüm tarafların oluşturacağı bir komitenin kurulması teklifi vardı .
Teklifi de o zamanki görüşmeci yapmıştı .
Gelen yanıt “OHİ” oldu .
Yeni öneri ile KKTC , sözüm ona , dışlanmaya çalışılmakta .
Kombos efendinin yaptığı öneriye bir bakalım .
Politis’e verdiği röportajda , bir anlaşmada , hem Kıbrıs Cumhuriyetinin ve yasa dışı , ayrılıkçı bir varlığın , birlikte yer almasının , söz konusu olmadığını belirtti .
Burada , gizlenen olay .
Tanınma yolunda yelken açan KKTC’nin , yelkenlerine , olası gelecek hava akışlarını durdurmak ve Türkiye’yi sözüm ona dünya kamuoyunda haksız duruma sokmak .
Güney , şahsi temsilcinin gelişine , nerede ise , ikinci Christmas yortusunu kutlayacak .
Güneyde bayram yapılmakta .
Kişisel mi , özel mi ? her neyse .
Mariya Hanımın işi çok zor .
Kıbrıs , bir hesaplayın bakalım , kaç genel sekreteri .
Kaç özel veya genel temsilciyi sollayarak geçti ve yoluna devam ediyor .
Ta ki , beşi bir yerdeler , ülke gerçeklerini görmezden gelerek , çözümsüzlüğe oynamayı sürdürürler . Daha çok Maria hanımlar ve Guterres’ler gelecek .
Maria hanımın atanma görevi , adada zemini yoklayıp , her iki tarafın müşterek görüşlerinin örtüştüğünü , yoksa çatıştığını , tespit edip , Guterres efendiye bildirmek .
Bildirecek ki , adam da , dirabezayı oluştursun .
Güney , zeminin var olduğunu söylüyor .
Zemin ise , Crant Montana’da kalınan yer .
Türkiye ve KKTC ise .
Yağma yok .
Köprülerin altından çoook sular aktı .
Zemin artık iki devletli .
Ve .
Uluslararası statünün tanınması diyor .
Tost makinasının üst tarafında , bir tez .
Alt tarafında , diğer tez .
Ortasında da Maria hanım .
Kuzeydeki Rum malları ile , güney , gerçekler ışığında hareket etmez ve iddia ettiği gibi , cezai tedbirlere baş vurursa . Kuzeyde , ayni zeminde olduğunu zannettiği çevrelerden de zeminin kaydığını görecektir .
Biz de Maria Hanıma , adamıza hoş geldin diyoruz .
Ve .
Ekleyelim .
Hadi bakalım , kolay gelsin .
Bu acayip , zor görev .