Kıbrıs sorunu , hangi nedenler yüzünden çıktı .
O dönemleri yaşayan bizler , bunu gayet iyi biliyoruz .
Fakat ne yazık ki , bizden sonraki nesle bunu anlatma becerisini gösteremedik.
Bunda , ailelerin de payı olmasına rağmen , en büyük sorumluluk , eğitim kurumlarını yönetenlere , dolayısı ile siyaset kurumuna , düşmektedir . Bu konuda başarılı olduklarını söyleyemeyiz .
Halbuki gerçekler , ders kitaplarına girerse , neyin ne olduğu ortaya çıkar .
Bunu birçok çevre ve kuruluş , bir nevi milliyetçilik ve hamaset olarak algılamaktadır .
Gerçekler yüz göz edilerek , ufkun öteki tarafı görülemez .
Bu da halkı selamete çıkarmayı engelleyen , bir gerçek .
Gelelim , Kıbrıs sorununun yaratılmasının , gerçek nedenine .
Ortaklık Cumhuriyetini , ENOSİS’e giden bir sıçrama tahtası veya köprü olarak kabul eden Rumların ilk Başpiskoposu olan Makarios . Attığı imzalar kurumadan , Lefkoşa uluslararası hava meydanında , uçaktan indikten sonra , bu açıklamayı yapmıştı .
Enosis , adanın Yunanistan’a bağlanması demek .
Bunu gerçekleştirmek için de .
Ortaklık Cumhuriyetindeki Kıbrıs Türk Halkının , ortaklığını kaldırmak nedeni ile , Anayasanın 13 maddesini değiştirmek için faaliyete geçti .
Amaç , Kıbrıs Türklerini , ortak oldukları Cumhuriyetten dışlamak .
Bunun için de , en korktukları garantör ülke olan Türkiye’yi , bu konuda ikna edip , emellerine kavuşmaktı .
Papaz , Ankara’da gusboyu taşa vurdu .
Ankara , bu girişiminden vazgeçmesi için öğütte bulundu .
Dinleyen kim ?
Papaz , bildiği yolda devam etti .
Akritas planı , uygulamaya geçirildi .
Bilindiği gibi plan , TMT’nin karşısında , başarısız oldu .
11 yıllık , Kıbrıs Türk halkının , çile çekilen yılları başladı .
Tekrar , Enosis girişimi .
20 Temmuz’un yaratılması .
Soruna , bir siyasi çözüm bulmak için başlayan görüşmeler .
Hangi görüşmeler ?
Siyasi görüşmeler .
Hangi yıl , 1968 .
Adamlar , 1968 ‘den 2004 yılına kadar , zamana oynayarak , AB’nin çatısı altına girmeyi beklediler .
Bunda , batının çifte standardı , yalana , dolana dayanan vaatleri karşısında, birliğe kapağı atmayı güzel becerdiler .
İşte bu kapak atmadan sonra , Kıbrıs sorunu , iki raylı bir trene döner .
Siyasi masaya , bir de hukuki masa eklenir .
Daha Rum tarafı , Birliğe alınmadan önce , AİHM‘de , Rumların kuzey malları için açılmakta olan davaları vardı .
Zamanın , üçlü koalisyon hükümetinin Başbakanı rahmetli Ecevit , Kıbrıs sorunu çözülmeden bu konularla ilgili mahkeme kararlarını kabul etmeyeceklerini , ilgili mahkemeye bildirir .
Kıbrıs’ta toprağın ancak global olarak devletten devlete olabileceğini açıklar .
Kıbrıs sorununun bir siyasi sorun olduğunu , hukuki bir sorun olmadığını . Ancak görüşmeler yolu ile çözüleceğini , bunun içinde toprağın da olduğunu açıklar .
O hükümet genel seçimlerde , iktidardan gider .
Gelen hükümet , AİHM kararlarını kabul edeceğini açıklar ve Leyizudu davası ile , Kıbrıs’ın siyasi olan sorunu , hukuki platforma kayar .
Rumlar , bu konuda , çok büyük bir başarı elde ederler .
İki kulvardan da , ataklarına devam ederler .
Siyasi kulvar değilse , hukuki kulvar .
O değilse , siyasi kulvar kullanılarak , tren hep istim üzerinde harekete hazır durumda tutulur .
2003’e kadar , toprak siyasi görüşme masasında idi .
Sonraları , çok büyük bir hata sonucu , hukuki zemine kaydırılmasına , gerekli direnç gösterilemedi .
Gösterilme bir yana , bu kabul edilmiş de oldu .
Madem ki Kıbrıs sorunu artık , yeni bir vizyonla masaya yatırılacak , tabii bu bir Türk görüşü .
Toprakla ilgili de , gerçekler masaya yatırılabilir .
Gelişen , değişen ve oluşan şartlar bunu gerektirir .
Bu yapılmadığı takdirde , siyasi masanın da bir anlamı olmaz .
Kıbrıs sorununun büyük bölümü , toprakla ilgili değil mi ?
Maria hanıma yeni tezle birlikte , toprağın da masada çözümleneceği söylenmeli ve bunda ısrar edilmelidir .
Egemenliğimize rağmen , kurulan mahkemenin faaliyetlerine de son verilmelidir .
Kıbrıs sorununun , her yönü ile çözümü , görüşme masasıdır .
Kıbrıs sorunu , hukuki değil.
Siyasi bir sorundur .