Ülkede , bu dönem için hayat pahalılığı , iki rakam olarak açıklandı .
Birincisi geçen yıl açıklanmıştı .
% 40 .
Bir yıl sonra açıklanan ve yürürlüğe giren % 50.3 .
% 45 rakamı açıklandığında , fiyatlar da o oranda arttı .
Bu rakam resmiyet kazanmadı ve son yürürlüğe giren rakam % 50.3 .
Derhal fiyatlar % 45 ‘ten , % 50.3 ve üzerine , tavan yaptı .
En çok tavan yapan madde de insanın idamesi için yaşamsal öneme haiz kırmızı et ve sütten üretilen , süt ürünleri .
İnsanın , bu besin maddesini sürekli alması gerekir .
Almazsa ne olur ?
B 12 eksikliğine yol açar ve sonucunda insan sağlığını çok olumsuz etkiler .
Tabii bunun yanında , diğer besin maddelerine de insanın ihtiyacı var .
Onlar da et fiyatlarından geri kalmadılar .
Hayatın pahalılaşmasının önüne geçilememesinin nedeni ne ?
Niye , bu fiyatlar hayat pahalılığı miktarının açıklanması ile birlikte alabildiğince insafsız ve gaddarca yükseltiliyor ?
Anladık serbest piyasa ekonomisi kıskacındayız .
Yani vahşi kapitalizmin .
SSCB’nin yıkılması ile , o ideolojiye alternatif olarak androş konulan , Sosyal Demokrasi de ortadan kalktı .
Sosyal Demokrasinin ana ilkesi olan sosyal adalet de kendiliğinden sona erdi .
Bakmayın , tüm Anayasaların , bizimki de dahil “ sosyal adaletten “ bahsetmesine .
İlgili o madde , orada bir süs gibi durmakta .
Kapitalist sistemin panzehiri olarak ortaya atılan rekabet sistemi de , tekelciliğe dönüştüğünden . Bu panzehir , zehir fonksiyonuna dönüverdi .
Buna çare de , İngiliz ekonomistleri , kooperatifçiliği öngörerek , rekabetin yerine panzehir olarak , ortaklık şirketlerinde çözümü buldu .
İngiltere , Kapitalizmin anası .
Fakat halkın yoksullaşması karşısında , devlet destekli , güçlü kooperatifler oluşturarak , fiyatlardaki dengesizlikleri , dengeli bir şekle dönüştürmesini bildiler .
Denge , hassas bir denge .
Bizde de , İngiliz sömürge idaresinde ve 11 yıllık varoluş savaşımında , Kıbrıs Türk Halkı da bundan yararlanmasını bildi ve ekonomik olarak ayakta kalmasını sağladı .
Pahalılığın önüne geçilmesi için iki alternatif var .
Birincisi , yukarıda bahsettiğim kooperatifleşme .
İkincisi ise .
Piyasayı ve fiyatları denetim .
Biz maalesef her ikisini de yapmayı beceremedik .
Sadece hayat pahalılığı vermekle , pahalılığın önüne geçmek mümkün değil .
Bu uygulama , hiçbir tüketiciye yarar sağlamamaktadır .
Peki .
Kime yarar sağlamaktadır ?
Sermaye kesimlerine .
Sermayelerinin katmerleşmesine , katkı sağlanmıyor mu ?
Bizim yasalarımızda . Gerek fasıllarda .
Gerekse , 74‘den sonra yapılanlarda , denetim için kurallar var .
Maalesef .
Denetim fakiri bir ülke haline geldik .
Pahalılığı denetleyebilmek için .
Hükümetin elinde , ortadan tuttuğu bir sopa var .
Bir ucunda .
Denetim .
Diğer ucunda , kooperatifleşme ile , dolaylı denetim .
Ya birini , ya da ötekini , pahalılığın önüne geçmek için uygulamalı .
Tabii , isterse her ikisini de uygular ve sonuç fevkalade olur .
Aksi .
Kısır döngü , dönmeye devam eder .