TEHLİKE GELİYORUM DEDİ

Ülke , şimdi de yeni bir tehlike ile karşı karşıta .

Ülke , şimdi de yeni bir tehlike ile karşı karşıta .
“Yeşillenme “ hastalığı .
Genellikle , bitkilerde görülen çok tehlikeli bir zirai hastalıktır .
Bizde , enginarda görüldü .
Narenciye’de de görüldüğü iddiaları var .
Tarım Bakanlığı , sahada bu konuda araştırmalara başlandığını , dünkü Meclis toplantısında kamu oyuna açıklamıştır .
Bu sezonki ürün ihracatı için , teknik olanaklar kullanılarak , Türkiye’den transit olarak pazarlandığını da Sn. Bakan açıklamıştır .
Yıllar önce , bu hastalığı bulaştıran kanatlı böcek , Hindistan ve Çin’de görülmüştü .
Yıl , 1890 .
Bu konuda uzman olan bilim adamları , hastalık için kesin bir çarenin olmadığını söylüyor .
Biz , ürünü kurtarmanın peşine düştük sadece .
Ya hastalığın tedavisi .
Bunun ilk önlemi .
Karantina .
Yani , hastalığın bulaşmaması için , ülkede koruyucu tedbir almak .
Hastalık , Hindistan ve Çin’den kapımıza dayanana kadar , biz ne yaptık .
Ne yaptık , bir yana .
Allah bilir , hastalığın varlığından şimdi haberimiz oldu .
Ülke “ sorma gir hanı “ gibi .
İsrail’de görülmesinden , haberimiz oldu mu ?
Oldu ise , İsrail’den tarım amaçlı bitkilerin girmesi , ciddi şekilde denetime tabii oldu mu ?
Sadece , İsrail’i kastetmiyorum .
Narenciye ağaçlarını mahveden bir kanatlı böceğin , ancak , ülkeye fide ve meyvelerle girebileceğini , en sade vatandaş bile bilmesine rağmen . İlgili birimler , karantina konusunu niye gündeme getirip, uygulamadı .
Biz , hep yumurta kapıya dayandığında tedbir alma yönüne gideriz .
Sahada , tarama ve araştırma yapılacağına , gümrük kapılarında önlem alınsa idi , daha iyi olmaz mıydı ?
Vallahi , bu iş kocakarı işine benzedi .
Sorun , tabii ki , daldaki ürünün ihracı .
Fakat , esas sorun , bu ürünü veren ağaçlarda , hastalığa karşı , nasıl bir mücadelenin verileceğidir .
Bu yapılmazsa , tüm narenciye ağaçları kurumayla karşı karşıya .
Bunun için de ekipler oluşturulsun .
Yumurtayı kurtarayım derken , yumurtayı doğuran tavuğu heba etmeyelim .
Bu konuda da kollar sıvanmalı .
Yazımı yazarken , TBMM ‘de , İsveç’in NATO’ya alınması ile ilgili görüşmeler devam ediyordu .
Olağanüstü bir durum olmazsa , öyle görülüyor ki , üç siyasal parti , bu işe okey diyecek .
AKP , CHP ve MHP .
Meclisteki diğer partilerin oyu , hayır olacakmış .
Meclis , oy çokluğu ile , İsveç’in NATO üyesi olmasını oylayacak .
Benim oyum olsa idi , hayır oyu kullanırdım .
Nedeni mi ?
NATO ve onu yöneten Amerika’nın , bize ve Türkiye’ye çektirmediği kaldı mı .
Hala çektirmiyor mu ?
Bunların hepsi de , Sevr’i hortlatmadılar mı ?
Gazze’dekinin benzeri vahşet , biz Kıbrıs Türk Halkına yapıldı . Bunların hepsi de , Sevr’i hortlatmadılar mı ?
Gazze’dekinin benzeri vahşet biz Kıbrıs Türk Halkına yapılırken , uluslararası anlaşmalardan doğan müdahale hakkını kullanma yönündeki kararlılığına karşı , hepsi engel oluşturmadı mı ?
NATO’nun ağa babası , bunun için TC. Başbakanı İnönü’ye , o rezil mektubu yazmadı mı ?
Türkiye’nin , güney doğusundaki varlığının , milli menfaatlerine aykırı olduğunu söyleyenlerin , Türkiye’ye yararı ne olabilir ki ?
Konu , İsveç’in NATO’ya alınıp alınmamasından öte , Türkiye’nin güvenliği ve beka olayı .
Bu konuda , yeni üyesi ile NATO ‘ya güvenilebilir mi ?
Bu haber 1043 defa okunmuştur

:

:

:

: