Üniversitelerde yaşanan skandal meğer göz göre gelmiş.
Neden mi?
Meğer iddiaların odağındaki üniversite ile ilgili beş ay önce Başsavcılık, YÖDAK’ı yazıyla uyarmış…
“Bu üniversite yasaya aykırı şekilde kuruldu ve hukuken yoktur! Bu şartlarda öğrencilerin diplomaları geçersiz olacaktır” tespitinde bulunmuş.
Önlem alınmaması halinde “YÖDAK üyelerinin cezai veya hukuki sorumlulukları doğacağı” uyarısında da bulunmuş…
Biz dün ortaya çıkan bu yazıya bakınca memlekette ne yazı ki pek çok krizin daha çok önceden önlenebilme şansı varken, bunun mümkün olamadığını üzülerek gördük.
Kurumlar birbirini suçluyor.
Milli Eğitim Bakan Nazım Çavuşoğlu, “Bizim YÖDAK’tan beklentimiz üniversiteleri hem mali, hem akademik anlamda adam gibi denetlemesidir” diyerek sorumlu olarak YÖDAK’ı gösteriyor.
YÖDAK’tan yapılan açıklamada ise diploma onaylama konusunda YÖDAK’ın yetkisinin olmadığını, KKTC yükseköğretim kurumları tarafından verilen diplomaların onay makamının Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu söylüyor.
Yani bir başka ifadeyle onlar da sorumlu olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nı gösteriyor.
Peki o halde kabahat kimin?
Nasrettin Hoca misali “sen de haklısın, o da haklı” mı diyeceğiz?
Elbette sorumluluk alanları net olarak belirlenmeli, kimse parmağının arkasına saklanmamalıdır.
Yaşanan ahlaki çürüme ve yozlaşma kurumlarımızı tamamen sarmış vaziyettedir. Ülkenin göz bebeği kurumlarda hemen her gün bir iddia ortaya atılıyor.
Biz bu duruma nasıl geldik?
Toplum olarak bunun muhasebesini yapmak zorundayız.
Üç üniversitede peş peşe yaşanan skandallar “tabela üniversiteleri” kavramını tartışmaya açmamızı zorunlu kılıyor.
Bu üniversiteler, bizim alnının akıyla eğitim vermeye çalışan şerefli yüksek öğretim kurumlarımızda da ciddi bir tahribat yapıyor.
“400 bin nüfuslu adada 30’a yakın faal üniversite var” diye övünüp, “Üniversiteler adası olduk” diye böbürleneceğimize acaba bir yerlerde yanlış mı yaptık diye hesaplaşma zamanı geldi.
Unutmayın…
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz sonuna kadar yanlış giderseniz.
Biz belki de en başta attığımız adımları yeniden değerlendirmek zorundayız. Yüksek öğretimi içinde bulunduğu skandallar zincirinden kurtarmak için başka çaremiz yok. Bizden söylemesi…