Memlekette her soruna çare bulmuşuz gibi bir yarış daha başladı. Kim daha solcu, kim daha milliyetçi?..
Ada TV’ye konuk olan Demokrat Parti eski Genel Başkanı Serdar Denktaş, Kıbrıs sorununa bakış konusunda ülkedeki hem sol hem sağ kanadı kamplaşma yaratma ve siyasi rant peşinde koşmakla suçladı.
“Ben onlardan daha solcu, daha milliyetçiyim” dedi…
Peki solcu ya da sağcı olmaktan ziyade bu memleketin gerçek ihtiyacı olan ne?
Asıl ona bakmak lazım.
Solcu olan da sağcı ya da milliyetçi olan da politikayı kişisel menfaat değil de toplumsal menfaat düzleminde yaptığı sürece makbuldür.
Önemli olan ülkeye ne verdikleri, hangi hizmetleri yaptıklarıdır.
Eğer sol ve sağ kavramını siyasetçiler tabanlarını konsolide etmek üzere kurgularsa her iki siyasi anlayış da kısır çekişmelere alet olur.
Ne yazık ki ülkemizde yaşanan durum tam da budur.
Mesela ülkesi için üreten, istihdam yaratan, ülkesinin geleceğine yatırım yapan bir işadamı sağcı diye eleştirilebilir mi?
Ya da dünyada işçi sınıfı üzerinden örgütlenen, ülkemizde ise daha çok Kıbrıs meselesinde federasyon- iki devlet kavramı üzerinden kamplaşan sol, ülkenin geleceği için mücadele etmiyor diyebilir miyiz?
Elbette hayır.
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Herkes amaca farklı yollardan yürümek isteyebilir. Ancak amaç tekdir. O da Kıbrıs Türkünün bu topraklardaki varlığını baki kılmak, refah seviyesi yüksek bağımsız bir toplum, o topluma çatı olacak bağımsız bir devlet yaratmaktır.
Peki bizim ülkemizdeki sol ya da sağ kavramı bu hedefe ne derecede odaklanmıştır?
Günlük siyasetteki tartışmalara, polemiklere baktığımızda ciddi bir odak kayması olduğunu fark etmememiz imkansızdır.
Bizim siyasetimizin ne yazık ki sadece mevki makam kavgası üzerinde konumlanıyor. Ülkenin geleceği için değil de kendi kişisel gelecekleri için siyasette yer alıyorlar…
Ancak ülkenin kaderini ilgilendiren konularda Kıbrıs Türkü giderek özne olmaktan çıkıyor.
Ne yazık ki bu konuda sol ve sağın kabahati, biri diğerinden az olmamak üzere aynı seyrediyor. Bizden söylemesi…