Yüzünüz kızarmıyor mu?

Et kokarsa tuz var, tuz kokarsa ne olacak?

Et kokarsa tuz var, tuz kokarsa ne olacak?
Bu nasıl bir çürümüşlük?
Ülkenin göz bebeği yüksek öğretimde peş peşe öyle skandalla patlıyor ki, memlekette yaşayan bireyler olarak “yüzümüz kızarmıyor” dersek ciddi bir problem var demektir.
Müsteşarından tutun da eski bakanına, milletvekiline, daire müdürüne kadar diploma skandalları birbiri ardına patlıyor.
Akıl alır gibi değil.
Toplumda böyle bir yozlaşmanın yaşanması hepimizi ciddi ciddi düşündürmelidir.
Koca koca adamlar, kadınlar sahte diplomalara tevessül ederken, acaba onları buna teşvik eden yapının hiç mi kabahati yoktur?
Dünyanın gelişmiş ülkelerinden kimsenin aklına neden sahte diploma almak gelmiyor?
Ya da şöyle soralım… Orada böyle bir sahte diploma talebi olsa da sistem buna müsaade eder mi?
Elbette etmez…
O halde parmağımızın arkasına saklanmadan gerçekleri konuşalım. Bu sistem isteyen herkesin sahte diplomaya ulaşmasına imkan veriyorsa biz nerede yaptık?
Demek ki boş yere bir gururla “yüksek öğrenim adası olduk” diye övünüyor muşuz…
Ama gerçeğin kötü bir yanı vardır. Sonsuza kadar gizlenemez. Sonunda bizim ülkemizde de takke düştü, kel göründü.
Birinin artık korkmadan “kral çıplak” diye avazı çıktığı kadar bağırması gerekiyor.
Kurduğumuz çoğu tabela üniversitesi ile yüksek öğretimde hiçbir aşama kaydedemeyiz.
Eskiler “Bir musibet bin nasihatten iyidir” diye boşuna söylememiş.
Eğitimde yaşadığımız bu skandallar zincirinde başta YÖDAK olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı ve elbette hükümetin üstüne önemli vazifeler düşüyor.
Eğitimi mahkeme koridorlarına düşen bu utançtan kurtarmak için yarından tezi yok gerekli reformların yapılması gerekir.
Aksi halde adına üniversite dediğimiz içi boş taş binalarda, dünyanın değişik ülkelerinden getirdiğimiz yabancı uyruklulara vize ve ikamet ofisi hizmeti vermekten öte gidemeyiz. Bizden söylemesi…



Bu haber 1137 defa okunmuştur

:

:

:

: