Sahte diploma iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir toplantı yapıldı.
YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı ile Polis Genel Müdürü Kasım Kuni’nin de katıldığı üst düzey toplantıda ‘akademik denetimin gecikmeden yapılması’ yönünde karar üretildi.
İyi güzel ama insan sormadan edemiyor.
Çok geç kalmadınız mı?
Ülkenin üniversitelerinin imajını ne yazık ki yerle bir oldu.
Eskilerin güzel bir sözü var. Kurunun yanında yaş da yanar. Ne yazık ki şu an sadece sahte diploma iddialarına konu olan üniversiteler değil, ülkenin tüm eğitim kurumları ciddi bir itibar kaybına uğradı.
20-25 yılda ilmek ilmek örülen yüksek öğrenim adası imajımızı 20 günde kaybetmenin eşiğine geldik.
Dünkü toplantıda alınan denetim kararı elbette önemli.
Ama insan merak ediyor. Bu yapıyı daha en başından denetime açık bir şekilde kurmamız gerekmez miydi?
Yine de bardağın dolu tarafından bakacak olursak, zararın neresinden dönülürse kardır.
Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖDAK arasında üniversitelerin denetimiyle ilgili bir yetki karmaşası varsa bu bir an önce yasa ve yönetmeliklerle düzenlenmeli.
İşin polisiye boyutuna gelince, orada da soruşturmalar gecikmeden tamamlanmalı, bir an önce konu mahkemeye sevk edilmelidir.
Yargının vereceği karar da ibretlik olmalıdır. Bu sağlanırsa bir daha kimse bu ülkede böyle bir sahteciliğe tevessül edemez.
Ancak tıpkı reçete soruşturmasında olduğu gibi mesele zamana yayılırsa, soruşturma sakız gibi uzar gider.
Çok değil birkaç ay sonra hem Türkiye’deki öğrenciler hem de dünyadan pek çok öğrenci, bu ülkedeki üniversitelere yerleşmek için seçim yapacak.
Bu öğrencilere ülkemizdeki yüksek öğretimi anlatırken, sözü edilen iddialar soru olarak karşımıza çıkarsa ne cevap vereceğiz?
“Sizin ülkenizdeki üniversitelerin çoğu tabela üniversitesi, diplomaları sahte, öğrencileri sahte…” iddiaları önümüze koyulursa yüzümüz kızarmayacak mı?
Unutmayın. İnsan hayatı da böyledir. İtibar kazanmak bir ömür sürer. İtibarı kaybetmeye ise bir gün yeter… Bizden söylemesi…