Ülkemiz , her geçen gün , kamuoyunu şaşırtan ve endişeye düşüren olaylarla sarsılmaya devam etmektedir .
Kamu düzenini sağlayan kişilerin , can ve mal güvenliğinin teminatı olan polisimizin , üzerine araba sürüp yaralanmasına neden olan olay , kamuoyunu çok ama çok rahatsız etmiştir .
Rahatsızlıktan öte , büyük bir korkuya itmiştir .
Hiç korkmadan ve çekinmeden , görevli trafik polisinin üzerine araba sürülen ve yaralanmasına neden olan olayın , hayda hayda normal bir yurttaşa da yapılabileceği endişesi halkta uyanmıştır .
Ehliyetsiz olan failin , on bin Tl ile kefalete bağlanıp serbest kalmasını da hayretler içerisinde izliyoruz .
Trafik suçları her geçen gün artmaktadır .
Bu artışların , doğru orantılı olarak yetersiz trafik cezalarından kaynaklandığı da aşikardır .
Mevcut mevzuat , caydırıcılığını yitirmişse , siyaset kurumu oturup , daha da caydırıcı kuralları , meriyetteki mevzuata eklemelidir .
Ancak , trafikte , gerçek caydırıcı sonuçlar elde edilebilir .
Aksi , trafik polisi durdurdu diye , ehliyeti olmadığı için , ceza alacağını bildiğinden . Ceza almadan , trafik polisimizi cezalandırma yoluna gitti .
Buna benzer başka durumlar da olabilir !
Ör.
Ceza veren yargıçların üzerine de araba sürülüp , trafik kazası süsü verilebilir .
Gelelim halkı tedirgin eden başka olay veya olaylara .
Başta yolsuzluk ve bunun ardından gelen “cebelleziyelere .“
Gerek kamu veya özel olsun .
Gerek yarı devlet teşekkülü olsun .
Ülkemizde son zamanlarda meydana gelen bu gibi olaylar karşısında , halkımız şokları yaşamakta .
Bunun nedenlerine girmek istemiyorum .
Daha çok , bu gibi olayların önüne geçebilmek için nelerin yapılması gerektiğine değineceğim .
Bizde , bir çok yasal mevzuat , İngiliz sömürge yönetiminden kalma .
1976 ‘dan sonra , devlet olarak kurumlaşmaya başladığımızdan beri , bir çok yasa çıkardık .
Çıkardık çıkarmasına , fakat buna rağmen , bu gibi olayların oluşumunun önüne maalesef geçemiyoruz .
Geçilemediğinden , bu olayların yapılması için de bir nevi cesaretlendirmeye gitmiyor muyuz ?
Denetim açısından bir çok yasal mevzuat var .
Fakat uygulamada ne hal ise , başarıya ulaşmak mümkün değil .
Bunun nedenleri ise , denetim mekanizma veya mekanizmalarının bir çift dudak arasında olmasıdır .
Niye bir çift dudak ?
Çünkü , bu mekanizmaların çarklarını çeviren makam ve makamlar , bağımsız veya özerk değillerdir .
Bunların oluşması ve icraatları , siyasi erkin güdümünde .
Bu nitelikteki oluşumlardan , sağlıklı ve adil icraatlar beklenebilir mi ?
Bazı ülkelerde denetleme mekanizması , iki evreden geçmektedir .
Her kurum , önce kendi kendini denetler ( Oto kontrol ) ondan sonra da ilgili denetim mekanizmalarının denetimine tabii olur .
Denetim için mevzuatınız olsa bile , ki bizde var .
İşleyişi , sonuç alıcı olmaktan uzak kalır .
Böyle olunca da , bu gibi olayların yapılmasına cesaret verilmiş olunmaz mı ?
Ülkemizdeki kısır döngü , bundan kaynaklanmaktadır .
Ciddi bir denetim , ülkeye hakim olsa idi .
Bu olayları yapanlar , bu cesareti kendilerinde bulabilecekler miydi ?
Olaylara biraz da bu gözle bakarsak , resmi daha iyi görmüş olmaz mıyız ?