Türkiye’de yarın yerel seçim var. Yarından sonra uzun bir süre seçimi gündemine almayacak anavatanda, “ekonomi de dış siyasette de realist politikalar uygulanacak” beklentisi hakim.
Kıbrıs meselesinde şu andaki karamsar tabloya rağmen diplomatik kulisler oldukça hareketli.
Kıbrıslı ve yabancı diplomatlarla uzmanlar, Hristodulidis'in '31 Mart seçimleri sonrası Kıbrıs'ta hareketlilik yaşanabilir' görüşünü paylaşıyor.
Rum basını, bu öngörü temelinde perde arkasında federasyon ile konfederasyon arasında konumlanan teori ve formülleri irdelemeye başlandığını yazıyor.
2017 yılındaki Crans Montana görüşmeleri, Kıbrıs sorununun çözümü için bir dönüm noktası olmayı amaçlayan ancak sonuçsuz kalan bir müzakere süreciydi.
Ancak taraflar, yönetim ve güvenlik konularında anlaşmazlıklar yaşadı ve uzlaşmaya varamadı.
O günden sonra Ankara gündeme iki devletli çözümü taşıdı.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın başta adanın iki kesimi olmak üzere garantör ülkeleri de kapsayan mekik diplomasisi sürüyor.
Ancak bu konuda kayda değer bir ilerleme sağlanmış gibi görünmüyor.
Dün medyaya yansıyan ve küçük çaplı bir heyecan uyandıran habere göre, BM Genel Sekreteri Guterres, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı New York’a davet etti.
5 Nisan Cuma günü, BM Genel Merkezi’nde gerçekleştirilecek görüşmede Kıbrıs sorununda gelinen son durum masaya yatırılacak.
Guterres 21 Mart tarihinde Avrupa Birliği Zirve Toplantısı’nın yapıldığı Brüksel’de Rum Lider Nikos Hristodulidis ile görüşmüştü.
Guterres’in mütekabiliyet çerçevesinde Tatar ile de bir araya gelerek taraflar arasındaki eşit yaklaşımı korumaya çalıştığı ifade ediliyor.
Her ne karar “bu görüşmeden bir sürpriz çıkar mı” sorusu sorulsa da, Cumhurbaşkanı Tatar’ın New York’ta Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitlik hakkının müzakere masasının konusu olamayacağını Genel Sekreter’e bizzat ileteceği belirtiliyor.
Tatar’ın New York’taki görüşmede tek egemenliğe dayalı federasyon modelini kabul etmesinin mümkün olmadığını bir kez daha vurgulayacağına da kesin gözüyle bakılıyor.
Ancak şurası bir gerçek.
Garantörlük ve asker sayısı başta olmak üzere Kıbrıs sorunun kilitleyen önemli başlıklarda garantörlerin tavrının belirleyici olacağı ortada.
Peki son dönemlerdeki Türkiye Yunanistan yakınlaşması bu konuda bir orta yol belirleyebilir mi?
Rum basınında yazıldığı gibi federasyon ile konfederasyon arasında konumlanan yeni bir teori, müzakere masasına konulabilir mi?
Tüm bu soruların cevabını BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi Cuellar’ın 6 ay olarak belirlenen görev süresi içinde göreceğiz. Bizden söylemesi…