Avrupa’nın görmesi gereken Kıbrıs gerçeği!

Rum komşularımızı abisi Avrupa Birliği hükümet başkanları zirvesinden yine Türkiye’ye tehdit gibi açıklamalar geldi.

Rum komşularımızı abisi Avrupa Birliği hükümet başkanları zirvesinden yine Türkiye’ye tehdit gibi açıklamalar geldi.
Türkiye’nin AB ile ilişkileri her zaman olduğu gibi bu defa da Kıbrıs sorununa bağlandı.
Peki bu kadar önemli bir coğrafyada Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkileri sadece Kıbrıs sorununa indirgenebilir mi?
Böyle bir vizyonsuzluk, stratejik körlük olabilir mi?
Öyle bir bildiri yayınlayacaksınız ki bir taraftan Avrupa Birliği’nin Türkiye'yle işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı bulunduğunu söyleyeceksiniz.
Diğer taraftan “Kıbrıs’ı Rumlar teslis etmezseniz ilişkilerimiz düzelmez” diye aba altından sopa gösterecekseniz.
Türk milleti bin yıldır Anadolu coğrafyasında hüküm sürüyor. Bugün Avrupa Birliği sınırları içinde olan pek çok toprağın yüzyıllarca yönetimini de üstlendi.
Her ne kadar Avrupa Birliği üyeliği günümüzün ekonomik çarkında bir takım faydalar sağlasa da Türk devlet geleneği bu çıkarlar için bir karış toprağını başka bir ülkeye teslim edecek tıynette değildir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, sadece Türkiye için değil tüm Türk dünyası için Doğu Akdeniz’de bir Türk kalesidir. Önemi büyüktür.
Rum lider Hristodulidis’in yine toplantı sırasında Brüksel’de yaptığı şımarık açıklamalara bakalım.
Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin gelişmesinde birinci şartın Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu belirtiyor.
Yani “verin Kıbrıs’ı dönün masaya” demek istiyor.
Üstelik bu görüşmelerin sonunda Türkiye’nin AB üyeliği yine garanti değil.
Emin olun hemen sonrasında “Ege’yi Yunan gölü yapalım, sesinizi çıkarmayın” diyecekler. Yani isteklerin ardı arkası kesilemeyecek.
Merhum İsmet İnönü, soğuk savaş yıllarında 1964’te kendisine küstah ifadelerle dolu bir mektup yollayan ABD Başkanı Johnson'a verdiği yanıtı hatırlayalım.
Ne demişti İnönü?
'Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur…”
Şu anda Erdoğan liderliğindeki Yeni Türkiye de bu tür tehditlere pabuç bırakacak bir ülke değildir.
Gerek Rusya, İran, Çin ekseninde yakınlaşmalar, gerekse Orta Asya’daki Türk Cumhuriyeti ile ilişkiler kurulan yeni dünyanın işaretleridir.
Türkiye elbette Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yüzünü uygar Batı’ya dönmüş bir ülkedir. Ama bu şehit kanıyla kazanılan toprakların uluslar arası arenada diplomasi oyunlarıyla terk edileceği anlamına gelmez.
Mülteci akını karşısında tir tir titreyen, milyonlarca insanı Avrupa’nın hemen kapısında Türkiye’de tutmak için bin bir dil döken AB’nin bu gerçeği görmesi gerekir. Bizden söylemesi…

Bu haber 725 defa okunmuştur

:

:

:

: