Meclis’te geçen hafta yaptığı açıklamada “Asgari Ücret masası haftaya toplanacak” diyen Çalışma Bakanı Gardiyanoğlu dün “Masa haziran ayından önce toplanmayacak” deyince kızılca kıyamet koptu…
Bakan Gardiyanoğlu, 2023 yılındaki fahiş artışların, 2024 yılı içerisinde yaşanmadığını da söyledi.
Oysa İstatistik Kurumu daha geçen hafta üç aylık hayat pahalılığının yüzde 15 küsur olarak açıklamıştı.
Nisan ayının sonunda tüm tahminler hayat pahalılığının yüzde 20’yi geçeceğine işaret ediyor.
Durum böyle olunca kamudaki çalışanların maaşları mayıs ayında en az yüzde 20 artacak.
Peki bu sırada özel sektörde asgari ücretle çalışanlar ne yapacak?
Mayıs ve haziran aylarını nasıl geçirecek?
Akıl alır gibi değil.
Şu anda kamudaki en düşük maaş Ocak ayında 34 bin 430 TL'ye yükselirken, asgari ücretli net 24 bin TL alıyor.
Kamuda 4 aylık hayat pahalılığının mayıs ayında maaşlara yansıtılması karara bağlanırken, asgari ücretli ile makas daha da artacak.
Bu köşede sık sık asgari ücreti artırmaktan ziyade alım gücünü artırmanın önemine işaret ettik.
İngilizcede “wage inflation” olarak tanımlanan “maaş enflasyonu” ekonominin en büyük belası. Çünkü ücretleri artırdıkça ürün ve hizmetlere de zam geliyor. Ürün ve hizmetler artınca maaşlara artış isteniyor. Kısaca tam bir kısır döngü yaşanıyor.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken şudur. Eğer bir fedakarlık isteniyorsa toplumun tüm kesimleri eşit olarak bu fedakarlığı paylaşmak zorundadır.
Şunu kimse unutmasın. Kamudaki çalışanlar da özel sektörde çalışanlar da aynı marketten alışveriş yapıyor.
Bizim çok güzel bir sözümüz var. Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar…
O yüzden kamuda hayat pahalılığı mayıs maaşlarına yansıtılırken, özel sektörün göz ardı edilmesi adaletle bağdaşmaz. Çalışma barışı bundan ciddi zarar görür. Bizden söylemesi…