Bu gün , tüm dünyada olduğu gibi , bizde de 1 Mayıs çeşitli örgütler tarafından kutlanmaktadır .
Niye , 1 Mayıs ?
Emekçi kesimler , senede bir gün bu bayramı kutlamaktadırlar .
1 Mayıs , tüm dünyanın kabul ettiği bir bayram .
Kimi çevreler buna “İşçi Bayramı” kimi çevreler ise baharın geldiğini müjdeleyen “Bahar Bayramı ” diye isimlendirirler .
Nasıl kabul edilirse edilsin .
Bu gün , dünyada kutlanan bir bayram .
Emekçiler , bu gün bayram yapacak .
Özel sektörde çalışanlar da mı ?
Bilemiyorum .
Dünyada , işçi hakları , sanayileşmiş batılı ülkelerde başlamış ve dünyaya yayılmıştır .
Bu gün , tüm dünyada kutlanacak bu bayrama , acaba tüm emekçiler iştirak edecekler mi ?
Yoksa .
Bilinçsiz bir şekilde , bayram diye kutlamalar mı yapacaklar ?
Dünyada , emek sömürüsü bitmedi ve bitmeyecek .
Demokrasi ile yönetilen sanayileşmiş ülkelerde , elleri işverenlerin yakalarındadır .
Fakat gelişmekte ve geri kalmış ülkelerde , işçi hakları ve sendikal haklar olmadığı veya verilmediği ülkelerde , işçi haklarından bahsetmek mümkün mü ?
Bunu , hiçbir tarih kitabında bulamazsınız .
İşçi hakları , çalışanların bilinç düzeyi oranında elde edilir .
Veya .
Türkiye’de olduğu gibi , İşçiye sahip çıkan bir siyasetçinin ortaya çıkması ile .
Türkiye’de , işçi hakları , rahmetli Ecevit’in Çalışma Bakanı olduğu 1963 yılında TBMM ‘den geçirilerek , işçiye grev hakkı tanınmıştı .
Türkiye’de emek , ciddi ciddi , Ecevit’in Çalışma Bakanı olduğu yıllarda , çalışma hayatına girdi .
34 yıllık birlikteliğimizde , Türkiye’deki işçi hakları için de bir sayfa ayırarak , İşçi haklarına nasıl ilgili duyduğunu arı Türkçesi ile anlattı .
Ecevit’ler , Robert Kolej mezunu .
Rahmetli Ecevit , mezun olduktan sonra , gazeteciliğe merak sarar ve gazeteciliği meslek edinir .
CHP’nin çıkardığı Ulus Gazetesinde çalışmaya başlar .
Bir müddet sonra da , Londra’ya , basın ataşesi olarak tayini çıkar .
Görevi sırasında , İngiltere’deki sendikaları araştırır .
İşçilerin elde ettikleri hakları inceler .
Ve .
Hayretler içinde kalır .
Türk işçisi ile dağlar kadar uçurumların olduğunu fark eder .
İşçi sendikaları ile ilişkiye geçer .
Sendika liderleri , ilgilenirler ve Ecevit’e çalışma hayatı ile bilgiler vermeye başlarlar .
Temaslar sıklaştıkça , Ecevit’in ilgisi daha da artar .
Beni bir gün arayarak , işçilerle ilgili bazı bölgelere ziyaretlerde bulunacağımız haberini verdiler . Ziyaret günü , TC elçiliğinden alınarak , Londra’nın dışında bir iskan alanına götürüldük . Karşımda harabeye dönmüş binalar gördüm .
Hayretimi gizleyemedim .
Anlamış olacaklar ki hemen konuya girdiler .
Gördüğünüz bu harabeler , İkinci Dünya savaşından önce , işçi lojmanları idi .
Savaş başladığında , ilk bombalanan bunlar oldu .
Amaç , fabrikaların üretimini durdurmak veya azaltmak .
Sanayii mahvetmekti .
Sanayisiz bir ordunun , savaşma gücü ne olabilir ?
İşte o zaman emeğin ne kadar kıymetli olduğunu benimsedim .
Türkiye’ye döndükten sonra , Çalışma Bakanı olur
Kolları sıvar ve Türk işçisine grev hakkını sağlar .
Genç yaşta , CHP’nin başına geçince , emeğe daha da önem vererek , seçim bildirgesinde yer verir .
Kampanyadaki sloganlardan biri , şuydu ;
“Emek , en yüce değerdir .”
Dünyamız , bu gün vahşi kapitalizmin ayakları altında .
Emek için .
En yüce değerdir , diyebilir miyiz ?
Belki bu gün denmeyebilir .
Ya yarın ?