Türkiye , dün bir açıklama yaparak , TPAO’na , Ege’nin 9 noktasında , petrol arama ruhsatı verdi .
Hatırlanacağı gibi.
Bundan bir müddet önce , iadei ziyarette bulunan , Yunan Başbakanı Miçotakis . Anlaşılan konular yanında , anlaşılamayan ve sorun olanların , buzdolabına konulduğunu ve iki ülke arasında , devamlı diyalog hattının açık olacağını . İki ülke olarak , mutabakata varıldığını açıklamıştı .
Bu arada , Ağustos ayında , yere tükürülen tükürük gibi , kurumadan . Yunanistan’ın , Ege’de , portatif olarak , hava savunma sistemlerini kuracağını öğreniyoruz .
Demek ki , Yunanistan’ ı ilgilendiren ve anlaşılamamış konularda , tek başına hareket etme hakkını , kendinde görerek , söz konusu kararı almış oldu .
Sen karar alırsın da , ben almaz mıyım ?
Pek tabii alırım diyerek , Türkiye de , Ege’de , 9 noktada sondaj çalışması için , TPAO ile harekete geçmiştir .
Yunanistan’ın , Ege’de oldu bitti yaratması karşısında , Türkiye de bu kararı almıştır .
Bu haberi okuyunca , 1973’ lere geri gittim .
O zamanki CHP – MSP ortak Hükümeti de , ilk kez olarak , kıta sahanlığı hakkını aramak için , Hora MTA ya bağlı sismik araştırma gemisini Ege’ye yollamış ve iki ülke arasında , tansiyon yükselmişti .
Hora olayı , Türkiye’de gazetecilik yaptığım yıllarda idi .
Zamanın Dışişleri Bakanı , rahmetli Turan Güneş . Bir basın toplantısından sonra , basın mensupları ile sohbet etmişti . Bunu her zaman yapardı .
Sohbet sırasında , geminin , Ege denizinde neleri tespit ettiği yollu sorular da sorulmuştu .
Yanıt .
“ Tespitten önce , bizim için önemli olan , Hora’nın gittiği noktaların , bize ait olduğunu dünyaya kanıtlamaktır .”
Şimdi de , 40 sene sonra . Türkiye , sismik gemisi ile değil .
Sondaj gemisi ile , Ege’ye açılıyor .
Sondaj , olumlu olur veya olmaz .
Önemli olan , Oruç Reis’in , gittiği noktalardaki hükümranlık haklarıdır .
Pek ala .
Yunanistan , ne yapar ?
Oruç’u , batırır mı ?
Bunu yapması için , savaşı da göze alması gerek .
Bunu , göze alabilir mi ?
Oruç’u gönderenler , bunu göze alarak göndermişlerdir .
Batıracak olanlar da , bunu göze almalılar .
Yarın Arife . Öbür gün , Bayram .
Çocukluğumuzun , bir nevi sloganı idi bu cümle .
Yeni ayakkabılar giyilecek .
Büyüklerin elleri öpülecek ve hayır dualar alınacak .
Hele eli öpülenler tarafından verilecek bir kuruşun , bizleri ne kadar mutlu ettiğini hiç unutmuyorum .
Tabii bunu vermeyenler , elimize , bir yemiş ( şeker ) tutuşturarak , bayram kutlamamızın karşılığını veriyorlardı .
Kuruşları , kaptık mı ?
Ver elini , Bayram yeri .
Cinciraklar , bizi beklerdi .
Cebimizdeki kuruşları , eritmeye .
Tabii , mevsim yaz ise , dondurmacı , Tibişango dayı da , bu kuruşçuklardan nasibini alırdı .
Mevsim kış ise , dondurmanın yerini , top şeker alırdı .
Bayramın ilk günü , kan ve sıhri akrabalar , en yaşlı akrabanın evinde toplanır, bayram yemeği yenir , muhabbet edilirdi .
Yemek , çok az bir kesimde kaldı , şimdilerde .
O da , çok yakın kan bağı olanlarda , oluyor .
Ana , baba , evlat gibi .
Şimdilerde , bayram kutlamalarının modası da değişti .
Kutlamalar artık , cep telefonu ile , görüntülü olarak yapılıyor .
Böylece , ahali , bu pahalılıkta , bir nebze , akaryakıttan tasarruf yapmış oluyor .
Evet , yarın arife , öbür gün Bayram .
Bayramınız , kutlu ve mutlu olsun .