Bu dava Simon’un değil KKTC’nin davasıdır!..

Hani medeniyetin beşiği Avrupa Birliği’nde hukukun olmazsa olmazı, en temel dayanağı, “insan hakları” idi.

Hani medeniyetin beşiği Avrupa Birliği’nde hukukun olmazsa olmazı, en temel dayanağı, “insan hakları” idi.
Öyleyse Kuzey’de Rum mallarına inşaat yapıp sattığı gerekçesiyle Güney’e geçerken tutuklanan 73 yaşındaki KKTC vatandaşı Simon Aykut’a yapılan bu muamele de neyin nesi?
Simon Aykut’un yakınları soruyor.
Her fırsatta insan haklarını dilinden düşürmeyen Avrupa Birliği’ne üye olan Güney Kıbrıs’ta adalet bu mu?
KKTC vatandaşı olan İsrail asıllı Simon Aykut, 20 yıldır bu ülkede yaşıyor.
İskele bölgesi başta olmak üzere birçok yerde Caesars adlı lüks siteler inşa etti. Ailenin tamamladığı ve süren projeleri, 8 binin üzerinde…
KKTC emlak sektörüne darbe vurmayı amaçlayan Rumlar, İskele bölgesine ultra lüks tatil köyü ve residanslar yapan Aykut’u, 2006’da Türk düşmanlığıyla ün yapan Rum lider Tasos Papadopulos’un çıkardığı, bugüne kadar da kullanılmayan bir yasaya dayanarak yargılıyor.
Normal şartlarda Rumların mülkiyet davaları, KKTC’de kurulu AİHM’in de tanıdığı Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yetki alanına giriyor. Papadopulos dönemi kabul edilen 303/A diye bilinen ceza yasası maddesi ise ilk kez İzmir Bergama doğumlu Şimon Aykut’a uygulandı.
9 Eylül’de hakim karşısına çıkarılmayı bekleyen Simon Aykut’a Rum cezaevlerinde adeta işkence edildiği öne sürülüyor.
Yakınlarından elde edilen bilgiye göre cezaevinde akşam 21:30'da kapıların kapanması nedeniyle tuvalete gitmesi mümkün olmayan Simon Aykut, idrarını küçük bir şişeye yapmak zorunda kaldığı için öğleden sonra saat 5'te su içmeyi bırakıyor.
Kullandığı idrar sökücü ilaçlara rağmen utanç duygusundan dolayı kendini tutmak zorunda kalan Simon Aykut’un cezaevindeki diğer mahkumlar tarafından yerde uyumaya zorlandığı öğrenildi. Henüz hakkında bir karar olmaksızın duruşmayı bekleyen Simon Aykut hakkındaki karar, Rum yönetimi tarafından duruşmadan önce peşinen verilmiş, hatta suçlu ilan edilmiş görünüyor.
Vejeteryan olması nedeniyle her gün yeşil fasulye veya bezelye ve havuçtan oluşan aynı yemeği alan Simon Aykut, protein kaynağı olarak haftada iki kez yumurta, haftada iki kez de meyve alıyor. Protein eksikliği nedeniyle kantinden ton balığı almak zorunda kalan Aykut’un oldukça kilo verdiği belirtiliyor. Ciddi sağlık sorunları olan Aykut’la ilgili yakınları, “Teröristlere bile insanlığa karşı işledikleri suçlara rağmen daha insanca davranılıyor” diyor…
Peki tüm bu olan bitenler karşısında bizim hükümet yetkililerimiz ne yapıyor?
“KKTC tapusuna güvenin” demekten öteye gitmiyor. Söyler misiniz… Simon Aykut’un başına gelenlerden sonra KKTC tapusuna kim, nasıl güvensin?
Bu dava Simon Aykut’un davası değil, KKTC’nin davasıdır. Topyekun seferber olmalıyız. Bizden söylemesi…

Bu haber 260 defa okunmuştur

:

:

:

: