Ada TV’ye konuk olan eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, toplumda kural tanımazlığın giderek hakim olduğuna vurgu yaparak, adaletsizliğin en büyük sebebinin günlük uygulamalarda kişilere özel yaklaşımlar olduğunu söyledi.
Ada TV’ye konuk olan eski Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, toplumda kural tanımazlığın giderek hakim olduğuna vurgu yaparak, adaletsizliğin en büyük sebebinin günlük uygulamalarda kişilere özel yaklaşımlar olduğunu söyledi.
İnsanların adalete olan inancını yitirdiğini kaydeden Şefik, “Hangi resmi makama giderseniz gidin mevzuat gereği herkese eşit yaklaşılması gerekir. Kurallara uyma dürtümüzü kaybettik. Hiç kural tanımayan, etik değerleri olmayan insanları görmeye başladık” dedi.
Peki biz bu hale nasıl geldik?
Kimileri hızlı göç alan KKTC’yiş yaşadığı bu sorunların birinci nedeni olarak gösteriyor.
Ama Narin Ferdi Şefik’e göre asıl neden bu değil.
“Başka ülkeler de göç alıyor ama oralarda kuralsızlık yok. Kurallara uymayanların uyması için bir dürtü kalmadı. Bunun tekrar topluma kazandırılması gerekir” diyen Şefik yerden göğe kadar haklı.
Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var.
Toplumda kurallara uyanlar, bu kuralların çiğneyenlerin cezasız kaldığını görünce, “Ben neden bu kurallara uyuyorum” duygusuna kapılıyor.
İki adım sonra Güney’e geçince trafik kurallarına harfiyen uyanlar, sınır kapısını geçince Kuzey’de nasıl trafik canavarına dönüşüyor?
Elbette tüm bunlar eğitimle çözülür. Eğitim de tabi ki önce ailede başlar. Ancak anne babalar da çocuklarına artık iyiyi doğruyu öğretmekten ziyade, bu ormanda nasıl ayakta kalacağını anlatıyor?
Çünkü anne babaların kendi deneyimleri de bugünkü kirli düzenden geldiği için çocuklarına ideal düzenden söz etmek yerine, bu düzenden nasıl avantaj sağlayacaklarını öğretmek üzerine odaklanıyor.
Sonuçta bugünkü nesil de gelecek nesil de bu toprakların yaşanmaz bir yer olduğu konusunda görüş birliğine varıyor.
İnanmazsanız bakın son yapılan anketlerin sonucuna…
Halkın yüzde 50’sinden fazlası bu toprakların artık yaşanmaz bir yer olduğunu düşünüyor.
Barış Harekatı’nın 50’inci yılını kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde kendimize sormalıyız.
50 yılda biz nasıl bu hale geldik. Bu kadar mücadeleci ve dayanışmayı bilen bir toplum, nasıl “gemisini kurtaran kaptan” anlayışına geçiverdi.
50 yıl iyisiyle kötüsüyle geldi geçti… Buraya kadar tamam ama bu soruların yanıtı önümüzdeki 50 yıl için fevkalade önemlidir. Bizden söylemesi…