Bugün biraz tarihe yolculuk yapalım.
Bundan tam 50 yıl önce bugün Kıbrıs için ateşkes görüşmelerine katılan Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş, 'Ateşkes belli haklarımızı kullanmamamız manasına gelmez' dedi. Bu uluslararası kamuoyuna apaçık bir ültimatom idi.
Altı gün süren ateşkes görüşmeleri Cenevre Antlaşması ile sona erdi. Üç Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türk ve Rum olmak üzere iki otonom idarenin mevcut olduğunu kabul ettiler ve bundan doğan sorunları gelecek görüşmelerde görüşmek için anlaştılar.
Protokolde garantör devletlerle Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılacağı II. Cenevre Konferansı'nın 8 Ağustos 1974 günü toplanması öngörülmüştü.
İkinci konferansa kadar Rum ve Yunan askerlerin Türk bölgelerinden çekilmeleri gerekiyordu ancak bu olmadı. Ayrıca Rumlar ve Yunanlar, Türk bölgelerine saldırılarını sürdürüp birçok Türk'ü esir almış; özellikle Muratağa, Atlılar, Sandallar ve Taşkent gibi yerlerde Türkler kuşatma altına alınmıştı.
İkinci Cenevre Konferansı, 8 Ağustos 1974'te başladı. Türk tarafı Kıbrıs'ta coğrafi esasa dayalı federatif bir devlet biçiminin benimsenmesini önerdi ancak bu öneriyi Rum tarafı kabul etmedi.
Türk askerî yetkililer; Rum kuvvetlerine daha fazla zaman kazandırmamak, köprü başındaki Türk kuvvetlerinin ve Türk köylerinin güvenliğini sağlamak, birinci harekât sonucunda sağlanan üstünlüğü yitirmemek için; Türk Hükûmeti ise Türk köylerinde soykırıma devam edildiği haberlerinin gelmesi üzerine 14 Ağustos'ta ikinci harekâtı başlatma yönünde hemfikir oldular.
Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekâtın yeniden başlatılacağı anlamına gelen 'Ayşe tatile çıksın.' parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi.
Konferans, 14 Ağustos saat 02.20'de bir sonuç alınamadan dağıldı. 14 Ağustos 1974 sabahı saat 04.30'da Kıbrıs'taki Türk birlikleri harekete geçtiler.
Kıbrıs Barış Harekâtı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi:
Türk Silahlı Kuvvetleri; 415 karacı, 65 denizci, 5 havacı ve 13 jandarma olmak üzere toplam, 498 ölü ve 1.200 yaralı vermişti. Kıbrıs Türk tarafında ise 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1,000 yaralı vardı.
Kıbrıs Türkleri genel olarak 1.672 ölü ve binlerce yaralı verdi. Rumlar ve Yunanlar ise 4 bin ölü ve 12 bin yaralı verdi.
Yakın tarihte yaşanan bu gelişmeler bize bu ülkenin hangi bedeller ödenerek kazanıldığını çok iyi anlatıyor.
Bugün geldiğimiz noktada bazı şikayetlerimiz olsa da verilen mücadele ortadadır. Şehitlerimize ve bu ülkeyi bize bırakanlara borcumuz sadece bu ülkeyi layığıyla yönetmek. Ya da bu yönetimi gerçekleştirecekleri seçmek. Bizden söylemesi…