Mali Polis’e ifadeye çağırılan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer’in, tutuklanması, gündeme bomba gibi düştü.
“Sahte evrak düzenlemek ve tedavüle sürmekle” suçlanan Müteahhitler Birliği Başkanı Gürcafer ile birlikte bazı Müteahhitler Birliği çalışanlarının da tutuklandığı ileri sürülüyor.
İddialar büyük.
“Sahte resmi belge düzenleme ve tedavüle sürme, irtikap, menfaat temini için sahte ve hukuka aykırı evrak düzenleme, imzalama, tasdik etme veya verme, sahtekarlıkla kayıt temin etme…”
Elbette tüm bu suçlamalarla ilgili iddialar polisin mahkemeye bugün vereceği beyanla netlik kazanacak.
Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, daha önce “insan kaçakçılığı' yaptığı yönünde ortaya atılan iddialar karşısında, komisyon karşılığında ülkeye işçi getirildiğini belirtmiş, oğlu Mehmet Gürcafer’in de bu işi yaptığını kabul etmişti.
Gürcafer, ülkeye insan getiren ve komisyon alan 5-10 bin insan olduğunu belirterek, kamuda, poliste, basında, inşaatlarda çalışan pek çok kişinin bu işi yaptığını öne sürmüştü.
Tüm bu iddialar elbet de bizim işimiz değil, polis ve yargının konusudur.
Ancak bu olaydan bağımsız olarak ülke olarak şu genel prensibi hepimizi kabul etmeliyiz.
Eğer bir suç varsa makamı, görevi ne olursa olsun elbet de yapanın yanına kar kalmamalıdır.
Çünkü işlenen her suç karşısında oluşan cezasızlık algısı, toplumda ne yazık ki daha büyük suçların işlenmesine neden oluyor.
Yasaların caydırıcılığı da ortadan kalkıyor.
Bu olay özelinde bir değerlendirme yapacak olursak, sadece şu kadarını söyleyebiliriz.
Müteahhitler Birliği bu ülkenin en saygın kurumları arasında yer almak zorundadır. İsminin böyle bir şaibeye karışması asla kabul edilemez.
Özellikle inşaat sektöründe çalışmak üzere bu ülkeye getirilen insanlar üzerinden bir yasadışılık söz konusuysa biz sivri sinekleri yok etmekten ziyade bataklığı kurutmak zorundayız.
Çünkü öyle görünüyor ki şu an ortada bir bataklık var. Bizden söylemesi…