kitabının tanıtım ve imza günü bugün ÇANAKKALE’de araştırmacı yazar Ahmet Kaşıkçı tarafından gerçekleştirildi.
38 başarılı KADIN’ın YAŞAM ÖYKÜSÜ’nün yer aldığı kitap tanıtıldı.
Beni temsilen de Dr. Öğretim Üyesi Sayın Hayrettin Parlakyıldız katılıp konuşma yaptı. Kendilerine çok teşekkür ederim.
Kitaptan on adet aldım. Birini kendime saklayıp diğerlerini Kıbrıs’taki üniversitelere gururla armağan edeceğim.
Ayşe TURAL
SENİ SANA
Bu gece /tıpkı bir masal gibi /
seni
sana
anlatsam diyorum...
Dokunulmamış inci çiçekleri gibi
yeni
yepyeni sözcükler
arayıp bulsam...
İçine
biraz seni
biraz da beni
katsam...
Ayşe TURAL
İLKOKUL YILLARIM
Benim çocukluğum Biga’da geçti. Çanakkale’nin en büyük ilçelerinden biridir Biga…
Halkı çok çalışkan, okuma tutkunu, aydın insanlardır… Yeniliklere açık, sosyal yapısı sağlam bir yerleşim yeri… Evimiz Bayramyeri’ndeydi. Okulum evimize o kadar yakındı ki, zilin sesi duyulurdu.
DUMLUPINAR İlkokulunun bahçesine adımımı attığım andan itibaren başladı tutkum… Birinci, ikinci ve üçüncü sınıfta GÜZİDE ( Güzide TOK) ÖĞRETMENİM’in kimliğinde, öğretmen olma isteğimin tohumları atıldı.
Benim gözümde ÇALIKUŞU Feride’ydi o… Modern giyimli, yeniliklere açık, her öğrendiği bilgiyi anında bize aktaran ATATÜRKÇÜ, İDEALİST bir öğretmen…
Olacaksam onun gibi bir öğretmen olmalıydım. Eve gelen komşu ve akraba çocuklarını evimizin merdivenlerine sınıfta gibi dizer. Sonra da karşılarına geçip ne öğrendiysem onlara anlatırdım.
Bize yaşamın tutkusunu aşılayan, benim kitap kurdu olmamı sağlayan, inci gibi yazılarım için beni yüreklendiren öğretmenim…
23 Nisanlarda yanımda yürüyen öğretmenim…
Güzel şiir okumayı öğreten öğretmenim…
Yaptığım resimler için kocaman aferinler veren öğretmenim…
İyi ki benim öğretmenim olmuştun.
Tam 40 yıl sonra İstanbul’daki evinin kapısını elimdeki kitaplarımla çaldığımda SEVİNÇ GÖZYAŞLARIYLA bana sarılmıştı..
Bir türlü günün bitmesini istememiştik. Beni durakta karşılayan eşi de kızını karşılayan bir baba gibi herkese beni GURURLA tanıtmıştı…
İlkokulda ikinci öğretmenim de İsmail ÇETİNOK oldu. Nedendir bilmem herkes ona ÇETİN Bey derdi. Namazgahta yeni ilkokul OSMANGAZİ açılınca bir grup öğrenci oraya gönderildik. Sınıfça mı gönderildik yoksa seçilerek mi o bölüm belleğimde yok. Belki sınıf arkadaşlarım hatırlar…
ÇETİN BEY’in sanata tutkusu, beyefendiliği, konuşma güzelliği, nezaketi, içtenliği bambaşkaydı. İlk kez onunla ince bir kontrplak üzerine okulun ağaçlı yolunu yağlı boya tablo olarak yapmıştım. Sergi salonunda baş köşeye konmuştu.
Hatta yıllar sonra bazı arkadaşlarım bana “ Sen RESSAM olursun” diye düşünmüştük derler.
Çetin Bey, beslenme saatimizde bizi özendirmek için cebindeki kaşığı ile her defasında sadece birimizin SÜTLAÇ kasesinden ilk kaşığı yiyen, sağlık ve görgü konusunda her anı fırsat sayıp bizleri eğiten öğretmenimdi… Uzun boylu, hafifçe saçlarına beyazlar düşmüş, çok yakışıklı bir adamdı. Her zaman takım giyer, kravat takardı. Ayakkabılarını kış bile olsa tertemiz, pırıl pırıl görürdünüz..
Adaletli olmayı, dürüst davranmanın önemini ben, hep onun sözleriyle pekiştirdim. Tıpkı Güzide öğretmenim gibi çok güzel konuşur, bizi kitap okumaya teşvik ederdi. Konu bittiği zaman iki dakika bile kalsa mutlaka bir hikaye okumaya başlardı. Yazdığım kompozisyonları çok beğenir, ufak tefek hatalarıma dikkat çeker ve kırmızı kalemle aferin yazıp imzasını atardı.
Bugün elim kalem tutuyorsa, güzel düşünceler anlatabiliyorsam onlar sayesindedir…
( İlkokul yıllarıma ait tek fotoğraf / 23 Nisan kıyafetimle..)
AKDENİZLİ
AKDENİZLİ’yim diyorsa bir şair…
hele hele de kadınsa…
dur orda
gözünü kırpma
canına okur dizeleri
yürek aşkın ateşiyle için için yanar da
dumanı tütmez bilesin…
Ayşe TURAL
DAHA BÜYÜMEDİM Kİ!
Doğduğumda insan boyu kar varmış, kış doksanı dedikleri bir zamanda, bir cuma sabahı ezan okunurken doğmuşum. Ailem bu nedenle çok şanslı olduğumu söyler.
Doğrudur, her badireden az yaralarla kurtulmayı bilmişimdir hep... Tanrı’nın sevdiği kulu olmuşumdur buna inanırım...
Kardeşimle aynı zamanda doğmuşum iki yıl bir farkla. Onun kesin doğum tarihi 13 Şubat’tır. Benimki belli değil. Ben de 15 Şubat’ı seçtim, kendimi bildim bileli o tarihte kutlarım. Kova’yım yani...
Yarınlarda yaşamayı, yıllar sonrayı düşlemeyi, çılgınca yaşamayı severim. Aklıma eseni yapmaya da bayılırım.
İnsanlara yardım etmeyi, zoru başarmayı, hayatı deli gibi sevmeyi bir de...
Çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Ağaçlarla konuşmayı, hayaller kurmayı, masallar uydurmayı, resimler yapmayı hep sevdim.
Bir de denizi çoook sevdim. Nedeni de babama göre, doğduğum evin duvarını dalgalar dövermiş de ondan... Her kız çocuğu gibi ona aşıktım, hala da öyle...
NELERE
ŞÜKREDİYORUM
Yaşadığıma,
duyup gördüğüm, hissettiğime
aklımın başımda oluşuna…
Başımın üstündeki çatıma
ekmeğime, aşıma
suyuma, toprağıma…
Bahçeme, yağmura, buluta
çiçeklere, kuşlara, kedilere
hatta balıklara…
Yazabildiğime,
düşünebildiğime,
düşleyebildiklerime
şükrediyorum…
Ayşe TURAL
SALÇALI EKMEK
Beni çocukluğuma götürdünüz. Sağolun varolun ÇANAKKALE BİGALILAR GRUBU…
Kaleminiz daim olsun…
Biz çocukken oyun oynarken / özellikle top oynarken😀/ acıktığımızı farkettiğimizde soluğu evde alırdık.
@
Annem hem bana hem arkadaşlarıma maşıngada pişirdiği tepsi ekmeğinden bir dilim keser; parçalara ayırır, üzerine önce zeytinyağ ya da sana sürer, ardından da bolca biber- domates karışımı tadı damakta kalan ( kendi elleriyle yaptığı) salça ile üstünü kaplardı…
Bu sabah kendime SALÇALI EKMEKLİ bir kahvaltı hazırladım ben de… Salçanın üstüne biraz pul biber ve nane de serptim.
Yerken gözlerimi kapatıp oyun arkadaşlarımı ve beni düşündüm. Öyle mutlu oldum ki!
Anlatılmaz….
HAYDİ GÜLÜMSE
Gün ışığını yakala...
Bir çiçeğe dokun...
Uçan kelebeği fark et...
Martı kanadında özgürlüğü yakala...
Yeni doğmuş bebeğin kokusunda yaşamı...
Bir çocuğu sevgiyle kucakla...
Bir fincan kahveyi dudaklarına götürürken önce kokusunu içine çek, sonra yudumla...
YAŞIYORUM diyerek GÜLÜMSE...
Ayşe TURAL