Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu, zam yapabilmek için asgari ücretin günah keçisi olarak belirlendiğini aktardı. Kontrolsüz zamların enflasyon artışına sebebiyet verdiğini söyleyen Serdaroğlu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesi gerektiğini savundu. Hayat pahalılığının dengesiz bir şekilde yükseliş gösterdiğinin altını çizen Serdaroğlu, bu konuda hükümetin tamamen kapılarını kapatarak, istişareden kaçtığını ifade etti. Ülkemizdeki asgari ücretin, diğer Avrupa ülkelerinden yüksekmiş gibi gösterilmesinin doğru olmadığını kaydeden Serdaroğlu, “Asgari ücretin yaşanabilir bir ücret olduğunu kimse iddia etmesin. Önemli olan dışarıdaki alım gücüdür. Kullanamadığımız en pahalı elektriği ödüyoruz. Bugün Avrupa’daki elektrik ile bizim kullandığımız elektriği karşılaştırıyorlar mı? Bir ailenin yurt dışındaki mutfak masrafı ile bizim mutfak giderimizi birbiriyle bağdaştırıyorlar mı? Avrupa’daki insanlar gibi sepetini doldurabiliyor mu bizim ülkemizdeki asgari ücretli insanlar” dedi.
ADA TV’de Gündem Özel Programı’nın konuğu olan Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Gönül istikrarlı ekonomiyi arzu ederdi. Hayat pahalılığı dengeli gitsin ve kontrollü olsun isterdik. Bizim memleketimizde hükümet piyasadaki fiyat artışlarını kontrol edemiyor. Bir araya gelip istişare de edemiyoruz. Hükümet kapıları kapatmış durumdadır. Vatandaşımızın alım gücü giderek düşüyor. Başbakan dahil diğer Bakanlık görevinde bulunanlar da övgü haline getirip asgari ücret çok yüksekmiş gibi algı yaratıp, tarih yazdık modelinde reklam kampanyası yapıyorlar. “
“ÖNEMLİ OLAN ALIM GÜCÜDÜR”
“Asgari ücreti günah keçisi olarak belirlediler. Birçok ürüne zam yapabilmek için bunu kullanıyorlar. Zam yapıyorlar, bu kontrolsüz zamlardan dolayı enflasyon artıyor, yapılan zamlardan dolayı maaşlara yansıma oluyor. Bu yansımayı da artış gösterip yine zam yapıyorlar. Ben de diyorum ki bu günah keçisini ortadan kaldıralım. Asgari ücretin, kamunun en düşük maaşına endekslenmesi gerekir. Asgari ücret vergiden her zaman muaftı. Asgari ücretin üzerinde maaş alanlara vergi alınırdı. Asgari ücret en düşük ücrettir vergi alınmaz. Algı ve reklamlarla bir yere varamayız, gerçek ortadadır. Memleketteki iç piyasanın alımına bakılması gerekiyor. Getirilen rakamla, dışarıdaki bahse konu devletlerdeki alınan nedir, bizdeki nedir? Önemli olan, rakamın dışarıdaki alım gücüdür. Asgari ücretle insanlar dışarıdan ne alabilir? 29 bin 516 TL net asgari ücretle geçimini sağlayan bir kişi zorlanmaz mı? Üç kişilik bir hanede elektrik faturası bile minimum 3 bin TL’dir. “
“YOKSULLUK SINIRI AÇIKLANSIN'
“Sendikalar açlık sınırını açıklar, peki İstatistik Kurumu, Devlet Planlama Örgütü (DPÖ), yoksulluk sınırını neden açıklamıyor. Açlık sınırın ücretinin içinde sadece gıda vardır, elektrik, su, hastane, ulaşım, kira ve diğer ödenekler yoktur. Tüm bunlar dahil edilerek yoksulluk sınırına ulaşabilirler. Hükümetimizde siyaseten yönetilen DPÖ bağımsız olmadığı için, yoksulluk sınırını açıklayamıyor. Açıklandıktan sonra bakalım yüksek rakamları konuşabilecekler mi? O zaman herkes yoksulluğun da altında çıkar. Birbirimizi kırmadan bu memlekette yaşam sürmemiz gerekiyor. Asgari ücretin yaşanabilir bir ücret olduğunu kimse iddia etmesin. Önemli olan dışarıdaki alım gücüdür. Kullanamadığımız en pahalı elektriği ödüyoruz. Bugün Avrupa’daki elektrik ile bizim kullandığımız elektriği karşılaştırıyorlar mı? Bir ailenin yurt dışındaki mutfak masrafı ile bizim mutfak giderimizi birbiriyle bağdaştırıyorlar mı? Avrupa’daki insanlar gibi sepetini doldurabiliyor mu bizim ülkemizdeki asgari ücretli insanlar? Demokrasi, düzenden bahsediyorlar, bugün asgari ücretin bu kadar konuşulmaması gerekiyor. Asgari ücret geçim ücreti haline getirildi. Özel sektörde hiçbir iş sağlığı, iş düzeni olmadığı ve iş yasasına uyulmadığı, denetleme yapılmadığı için bu konu önemlidir. Sorunumuz asgari ücretin ne kadar olduğu değil, insanların ayrıştırılmasıdır. “