Star Kıbrıs’ın Güney’e geçerken tutuklanan Simon Aykut’un cezaevindeki durumuyla ilgili haberleri yankı yaratmaya devam ediyor.
Rum Cezaevi Müdürü’nün yaptığı açıklamadan sonra Aykut’un avukatları da konuştu:
Ne demişti Star Kıbrıs’ın manşetlerine yanıt olarak Rum Merkezi Cezaevi Müdürü Haris Filippidis?
“Cezaevinde kalan tüm mahkumların insan haklarının garanti altına alınması için mümkün olan her şeyi yapıyoruz. Mevcut şartlarda cezaevindeki tutukluluk koşulları oldukça iyi, klimalar çalışıyor, yemekler çok güzel…”
Cezaevi müdürünün açıklamalarına bakarsanız cezaevi değil, sanki beş yıldızlı otel.
Peki altı metrekarelik hücreyi üç mahkumla paylaşan Simon Aykut, cezaevinde 14 kiloyu nasıl verdi?
Simon Aykut’un avukatları, Cezaevi Müdürü’nün yaptığı açıklamaların ardından Star Kıbrıs’a şu bilgiyi verdiler:
“Bay Simon henüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek almadı, hapishanede hayatta kalabilmesi için öğünlerinde protein kaynağı yok. Protein eksikliği, özellikle onun yaşında kronik hastalıklara yol açabilir. Hapishanedeki patolog olan doktorun Simon’un durumu hakkında tıbbi bilgisi yok, hapishane koşullarını iyileştirme yönündeki taleplerimizi görmezden geliyor ve zorlaştırıyor…
Örneğin taşınabilir bir klima için izin talep ettik ama hiçbir ilerleme yok. Kendisini ziyarete gelen ve diş implantının düşmesi nedeniyle tıbbi testler isteyip diş hekimine sevk edilmesi gerektiğini söyleyen doktorun tavsiyesi yerine getirilmedi.”
Yani durum hiç de cezaevi müdürünün anlattığı gibi gül bahçesi değil.
Simon Aykut’un haksız bir biçimde tutuklandığını ifade eden avukatlar, şu ifadeleri kullandı: “Uluslararası hukukun en temel ilkesi, bir egemen devlet başka bir egemen devlet üzerinde yargı yetkisi kullanamaz. Bundan daha temel veya daha evrensel olarak kabul görmüş bir uluslararası hukuk ilkesi yoktur. AİHM ve Amerika'daki birçok dava kararında KKTC'nin de iç hukuku olduğu açıkça belirtilmiştir…”
Peki durum bu kadar netken neden Rum yönetimi tutuklama tehdidini sürdürüyor?
Çünkü bunu masada siyasi bir silah olarak tutmak istiyor. Bizim yapmamız gereken bu “siyasi silahı” etkisiz hale getirmektir.
Bunun için de bir devlet politikası oluşturmamız ve topyekun bir seferberlik başlatmamız gerekiyor. Bizden söylemesi…