Baf açıklarında gece yarısı yaşanan 4,8 büyüklüğünde sarsıntı yüreğimizi ağzımıza getirdi. Deprem Kıbrıs'ın bir çok yerinde hissedildi.
Şurası artık net. Deprem hayatımızın bir gerçeği oldu.
Bu deprem bize “Büyük bir deprem olursa buna ne kadar hazırız” sorusunu yeniden hatırlattı
Kamu binaları başta olmak üzere hiçbir binamızın şiddetli bir deprem karşısında ayakta kalabilmesi garanti değil.
2015 yılındaki ülkesel fiziki planda “zemini en zayıf yer” olarak gösterilen Long Beach sahili olası bir depremde en kritik bölge olarak öne çıkıyor.
Kıbrıs Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’nden vize almış kağıt üzerinde tamam olan binaların gerçekte ne kadar sağlam olduğu tartışma konusu.
Birçok binanın projedeki kurallara riayet edilmeden yapılmış olabileceği belirtiliyor.
Long Beach başta olmak üzere ülke genelinde yüksek katlı binalarda 40 metreye varan kazıklar çakılması gerekirken, bu kurala ne kadar riayet edildiği de merak konusu.
Birçok inşaat firmasının yüksek maliyet nedeniyle bundan kaçınmış olabileceğini belirten uzmanlar, ülkemizdeki denetim zafiyetinin de bu bağlamda korkutucu buluyor.
Vatandaş, binaları yapan müteahhitlere depreme dayanıklılıkla ilgili alacakları raporları kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklaması için çağrı yapıyor.
Aslında yapılması gereken belli. Korkunun ecele faydası yok.
Türkiye’de bir deprem felaketine karşı alınması gereken önlemler konusunda devlet
adeta seferberlik ilan etti. Bu bağlamda yeni dönemde fay hatlarının ve fay kırıklarının üzerine yapılaşma olmayacak.
Sıvılaşmanın olduğu zeminlerde yapılaşmaya asla izin verilmeyecek.
Dere yatakları asla imara açılmayacak.
Mimar ve mühendislik hizmetlerinde sıfır tolerans uygulanacak.
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Yaşananlardan geç de olsa ders çıkaran Türkiye bu adımları atarken biz ne yapıyoruz?
Biz de bu önlemleri almak için Allah korusunu bir deprem felaketiyle binlerce insanımızı kayıp mı etmeliyiz?
Eskilerin bir sözü var. En iyi tedavi tedbirdir.
Ne diyor uzmanlar?
Bizim kağıt üzerinde yasalarımız tamam. Ama o yasalar ciddiyet içinde hayata geçiriliyor mu?
Bu soruya ne yazık ki gönül rahatlığıyla bir yanıt veremiyoruz. Ülke olarak ciddi bir özeleştiriye ihtiyacımız var.
Burada birinci sorumluluk elbette hükümetin… Ama onun öncesine Müteahhitler Birliği’nin de atması gereken adımlar var. Peki Müteahhitler Birliği sorumluluğunu yerine getiriyor mu?
Bu soruya evet yanıtı verebilmek imkansız.
Müteahhitler Birliği ne yazık ki beş altı büyük inşaat şirketinin kontrolünde işlevini kaybetmiş durumdadır. Bu konunda sorumluluk almak şöyle dursun, rant planlarını kovalamaktan başta görev üstlenmemektedir. İsminin başında Kıbrıs Türk yazan bir kuruma böylesi yakışmıyor. Bizden söylemesi…