AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Güney Kıbrıs ile ABD’nin imzaladığı savunma anlaşmasına dair açıklama yaparak, bu gibi adımların Rum yönetiminin şımarıklığını teşvik ettiğini belirtti.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Güney Kıbrıs ile ABD’nin imzaladığı savunma anlaşmasına dair açıklama yaparak, bu gibi adımların Rum yönetiminin şımarıklığını teşvik ettiğini belirtti.
Çelik, “Kim Akdeniz’de ne yapmak istiyorsa bunu net şekilde görüyoruz. Kayıkçı teknesi giremeyecek kadar her taraf savaş gemisi dolmuş” ifadelerini kullandı.
Peki ABD Rumları neden şımartıyor?
Aslında bunun tek nedeni Türkiye’nin bölgesel ittifaklarla Doğu Akdeniz’de gücünü giderek artırmasıdır.
ABD, tüm riskleri göze alarak Rum tarafına verdiği yanlı desteği sürdürürken, aynı politikayı Ege’de de yürütmüştü.
Yunanistan’a son yılların en büyük silah satışını gerçekleştirerek Türkiye ile Yunanistan arasında kontrollü bir gerilimi sürdürmeye çabalamıştı.
Ancak oyunu gören Türkiye ve Yunanistan, Erdoğan ve Miçotakis önderliğinde iki ülke arasında yeni bir dönemi başlatmayı başardı.
Liderler arasındaki olumlu diyalog öyle bir iklim yarattı ki, bu ılımlı atmosferin Kıbrıs meselesine dahi yansıması mümkün görünüyor.
New York’ta bu ayın sonunda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu açılışının hemen ardından 4+1 görüşme yapılması ihtimali de bu olumlu atmosferin sonucudur.
Nitekim Türkiye ile Mısır ve yine Türkiye ile Suriye yönetimi arasındaki son günlerde giderek yükselen olumlu atmosfer Doğu Akdeniz’de yalancı bahar da olsa havanın yumuşadığını gösteriyordu.
Peki hem Ege’de hem de Doğu Akdeniz’de işler böyle rayına girmek üzereyken ABD bundan neden rahatsız oldu?
Nedeni basit. Çünkü ABD’nin geleneksel dış politikası uluslararası silah tüccarları tarafından şekillendiriliyor.
Dolayısıyla hem Ege’de hem de Doğu Akdeniz’deki ilk tercihleri kontrollü bir gerginlikle ülkelerin daha fazla silahlanması.
Bir başka ifadeyle bölge ülkelerine daha fazla silah satmak.
O yüzden Yunanistan şımarık çocuğu Rumları uyarmalı.
Ege ve Doğu Akdeniz’de barış rüzgarları, tüm ülkelerin menfaatinedir.
Zira Doğu Akdeniz’deki çıkarılmaya çalışılan doğal zenginliklerin güvenlik içinde hayata kazandırılması da ancak böyle mümkün olur. Bizden söylemesi…