Özgem Hanımı “ Çanakkale Kültür Kuşları”nın ödül töreninde tanıdım. Öncesinde yazışarak bilgi alışverişinde bulunduk. Etkinlikte kendisi sunucumuzdu. Sonrasında çok güzel zamanlar paylaştık. Onu sizlere tanıtmam gerektiğine inandım.
1- Nerede doğdunuz, nasıl bir çocuktunuz?
Çanakkale merkez, 1984 yılı jenerasyonuyum. Çocukluğumun en güzel anılarına sahip, bütün ailenin bir arada olduğu, sahil kasabası Güzelyalı’da yaz tatillerinde büyüdüm. Bulgar ve Girit göçmeni olan Çanakkale’nin tanınmış, başarılı işlerde ön planda olan köklü mühendis ailelerinden iki kız kardeşiz. Ablam bilgisayar mühendisi, annem ve babam da inşaat mühendisi. Tabiki kariyer hayatları boyunca siyaset, yapı denetim başkanlıkları, akademik tecrübe, vakıf üyelikleri vb. olarak da iş kollarında bulunmuşlardır.
Sakin, terbiyeli, söz dinleyen ve disiplinli bir çocuktum. Şu an dışadönük bir yapım olsa da o yıllarda kendi iç dünyamda çok düşünür, yaratır, kurar ve onların içinde yaşardım. Kendime bunun için özellikle zaman ayırırdım.
Dünyayı bir çocuğun gözünden görmek derler ama bence dünyayı Özgem’in gözünden görmek daha eğlenceli olabilir. Yaşım kaç olursa olsun, çocukluğuma hasret duyduğum zaman yine iç dünyama çekilirim. Zaman beni denize baktığımda, sadece suyu değil, okyanusun dibindeki kumları görmeye evriltti.
2- Eğitim hayatınızı kısaca özetler misiniz?
Lise’ye kadar Çanakkale’de okudum. Merkez Orta Okulu’nda Onur Kurulundaydım.
Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık 4 yıllık eğitimimi tamamladım. Daha sonraki yıllarda da fırsat ve zaman yaratıp sanat ve tasarıma dair olarak görülen ve söz sahibi olan vitrin tasarımcılığı, renklerin mekanlarda ve insan psikolojisi üzerindeki etkileri, çizim konusunda kendimi geliştirebileceğim 3d programların eğitimleri, EQ, IQ, Vücut dili okuma, Mikromimik ifadeler, kundalini reiki, nlp, yaşam koçluğu vb. gibi içeriklerde öğrenimlerime devam ediyorum.
Bu eğitimler zaman zaman seminer, aile dizilimleri, eğitmenler eşliğinde kültürel özel turlar, kitaplar, sosyal medyadaki eğitim videoları vb. gibi değişiklik göstermektedir. Aynı zamanda aktif olarak Kent Konseyi Kültür Sanat Meclisi ve Türkiye Yardımseverler Derneği’nde üyeliğim ve faaliyetlerim devam etmektedir.
2023’te ALDEBARAN Sanat ve İç Mimarlık, Yaşam Koçluğu Atölyemi kurdum. İnternette Aldebaran Sanat veya Özgem Uğur yazdığınızda kolayca bana ulaşılabilir.
3- Hobileriniz neler?
Badminton çok severim. Aktif olarak üye olduğum yürüyüş grupları var. Yüzmek zaten kaçınılmaz. Üniversite yıllarında uzakdoğu dövüş sanatları üzerine eğitimler almaya başlamıştım fakat devamı gelmedi.
4- Hayata bakış açınızı bize anlatır mısınız?
Evrene iyi bakarsak iyiyi görürüz, kötü bakarsak kötüyü. Kendimi dengede tutabilmek adına, malumunuz gerek ekonomik, gerek politik, sağlık, çevresel faktörler içerisinde teraziyi adil tutabilmek adına, çünkü bu dualitede ying ve yang’da, siyah ve beyazda, dişil ve eril enerjide bizler bir bütünüz, kainatın yaradılışı metric system ve denge üzerinde kurulu benim anladığım ve gördüğüm. Bende kendimi bu ritme uygun tutmaya çabalamaktayım. Tabiki içimde kötüde var ve olacakta. Fakat eski bir yerli kabilenin söylediği gibi, ‘sen içindeki hangi kurt’u beslersen o galip gelecektir’.
5- Pek çok ülkede bulundunuz. Bunlar size ne kattı?
Kendimden kaçtığımı ve artık kendime dönmem gerektiğini idrak etmemi sağladı. Dilini, dinini, kültürünü, insanını, bürokrasisini, işleyişlerini, hayatlarının ritmini bilmediğim insanların, işletmelerin, kimi zaman çok büyük firmaların holding ötesi kurumların yanında çalıştım. Patronumu görmediğim sadece ismini bildiğim firmalar oldu. Kimi zaman proje bazlı kimi zaman çalışma izinli. Kimi zaman villada, kimi zaman işçi lojmanında. Hiç birini yadırgamadım hep şükür enerjisinde kalmaya çalıştım. Yorucu bir süreçti benim için…
6- Çanakkaleli olarak bu şehre sevginizi birkaç cümle ile özetler misiniz?
Bu şehirli olup, sevginizi birkaç kelimeye sığdırmak imkansız olur fakat makul ölçülerde gerek prit madenlerinin verdiği o güzel enerji ile gerek sadece güzel Ada’m Kıbrıs’ımda ve memleketimde gördüğüm kızıl renk gün batımları ile, gecesi gündüzü başka yakamozları ile, fırtınada kopan simsiyah bulutların beni benden alması ile.. Başta dünyaya geldiğim ve benim de bir yolcu olarak geçip gideceğim, şimdilik konakladığım bu kutsal Türk Topraklarıma, memleketime, ülkeme hatta evrene temiz ve akılane bir bilinç bırakabilmek için kendimi geliştirmeye devam edeceğim. Bu büyük kıymeti görebilmemiz için, bizlere ülkemin her yerinde yaşam alanı sağlayan o kutsal ruhlara, Aziz Şehitlerimize, Hakkı emeği geçen 7’den 70’e tüm tertemiz canlara, fedailere ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e minnet, dua ve saygı ile sevgilerimi sunuyorum.
7- Çok yönlü bir kadınsınız. Kültür konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
Kültür, göreceli bir kavramdır, zamanımızda değişime uğramaması kaçınılmazdır. Yerine, insanına, tarihinine, ananevi, folklorik ve etnik kökenlerine göre değişiklik gösterir. Asimile edilip kaybolanı da vardır, özüne sadık kalınıp yaşatılanı, çalınıp ticarete döküleni ve en acısı ihanete uğrayanı vardır. Yaşatmak gerekir. Kültür tarihten gelmektedir ve ‘Tarihini Bilmeyen Bir Millet Yok Olmaya Mahkumdur’ Mustafa Kemal Atatürk.
8- Son sözlerinizi alabilir miyim?
Değerli Hocam, kıymet verdiniz zaman ayırdınız, sağolunuz var olunuz. Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla…