Keşke 3 yıl önce yaptığımız uyarılar dikkate alınsaydı!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, İşverenler Sendikası’nın yaptığı itirazı reddetti. 1Eylül’den itibaren geçerli olacak yeni asgari ücret net 35 bin 180 TL olarak kesinleşti. İşverenler Sendikası karara isyan ederken, durumu “fiyasko” olarak niteledi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, İşverenler Sendikası’nın yaptığı itirazı reddetti.
1Eylül’den itibaren geçerli olacak yeni asgari ücret net 35 bin 180 TL olarak kesinleşti. İşverenler Sendikası karara isyan ederken, durumu “fiyasko” olarak niteledi.
Yapılan açıklamada “Gelecekte asgari ücrette yaşanacak yüksek artışlar, devlet hayat pahalılığını düşürücü tedbirler almadığı sürece ekonomi üzerindeki olumsuz etkiler yaratacak. Asgari ücret yasasına göre yeterli verilerle toplanmayan bu asgari ücret toplantılarının yasaya uygun hale gelmesinin sağlanması için mahkemeye gideceğiz” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, “Alınan kararlar maalesef ekonomik akla göre değil popülist siyasi kararlar olup ekonomimize ağır darbe vurmaktadır. İşveren batıyor” uyarısı yapıldı.
Aslında bugün geldiğimiz nokta sürpriz değildir. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Yüksek asgari ücret hayat pahalılığı artışı sarmalına girdiğimiz ilk dönemi hatırlayalım.
Yaklaşık 3 yıl önceydi… Pandemiden yeni çıkmıştık.
O günlerde bu köşede aynen şöyle yazdık.
“Böyle bir dönemde alınan ücret ne olursa olsun yetmez.
Bir taşı isteğiniz kadar sıkın su çıkaramazsınız. Şu anda yaşanan ekonomik kriz nedeniyle işletmelerin büyük çoğunluğu da derin bir ekonomik kriz içindedir.
Zorda olan bu işletmelerin önünde iki yol vardır.
Ya işçi çıkaracak, ya da kayıt dışına yönelecek.
Ekonomin en temel kanunu artık kabul etmemiz gerekiyor.
Bir ülkeyi saran, toplumsal yaşamı alt üst eden en büyük kanser enflasyondur.
Bunu en önemli sebeplerinden biri de “wage inflation” yani maaş enflasyonudur. Buna domino etkisi de diyebiliriz. Maaşların artmasıyla birlikte enflasyon da artıyor. Enflasyon arttıkça maaşlar da artıyor. Kısaca tam bir kısır döngü yaşanıyor.
Oysa halkın en büyük şikayet hayat pahalılığıdır.
Ancak şu an izlenen politika bu hayat pahalılığını engelleyemez.
En iyi tedavi tedbirdir. Şu an ne yazık ki o tedavi uygulanmıyor.
Yaşanan onca krize rağmen ders alınmıyor.”
Yaklaşık üç yıl önce yaptığımız bu tespitlerin ardından şu an durum değişti mi?
Yani ders alabildik mi?
İşverenler Sendikası’nın yaptığı açıklamaya bakarsak ders alamadığımız ortada…
Yani sözünü özü, ücretler arttı ama hayat daha da çok pahalılaştı. Onca uyarıya rağmen ekonomiyi maaş enflasyonuna teslim ettik. Sonunda duvara çarptık. Yazık… Artık buna dur demenin zamanı geldi. Ekonomik aklı bir an önce devreye sokmalıyız… Bizden söylemesi…
Bu haber 203 defa okunmuştur

:

:

:

: