Kıbrıslı Rum gazeteci-yazar Larkos Larku, Yunanistan Başbakanı Mitçodakis ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde yaptıkları görüşmeyi değerlendirdi.
Ünlü Kıbrıslı Rum gazeteci-yazar Larkos Larku, Yunanistan Başbakanı Mitçodakis ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde yaptıkları görüşmeyi değerlendirirken, “Türk-Yunan ikili ilişkilerinde pozitif gelişmelerin yaşanmış olduğuna” dikkati çekti. Larkos Larku, “Kıbrıs sorunuyla ilgili bir hükümet kaynağı, müzakerelerin devamı konusunda temkinli iyimserlik bulunduğunu kaydetti” değerlendirmesinde bulundu.
Larkos Larku, sosyal medya paylaşımında şu noktalara dikkat çekti:
“BM toplantı salonunda iki ülkenin Dışişleri Bakanları eşliğinde gerçekleştirilen Mitçodakis-Erdoğan görüşmesi, Atina Haber Ajansı ANA’ya göre, “Yunanistan ile Türkiye’nin ikili ilişkilerinin genel bir değerlendirmesi”ni de içermekteydi.
Gerçekten de bu konuda pozitif gelişmeler olmuştur: Birincisi, “Bu yaz aylarında 250 binden fazla Türkiyeli turist, Yunan adalarını ziyaret etti, özellikle Midilli, Sakız Adası ve Samos’u tercih etmişlerdir. Bu çerçevede kuzeydoğu Ege adalarını 54 bin 373 Türk turist ziyaret etti bunlar, adaların limanlarına girişlerinde vize alabilecekleri pilot program uygulaması çerçevesinde bunu yaptılar. Midilli giriş kapısında 21 bin 987 vize verildi, Sakız Adası’nda 19 bin 623 ve Samos’un girişimde ise 12 bin 763 vize verildi.
İkinci nokta, Dışişleri Bakanlığı görevine Hakan Fidan’ın atanmasıyla birlikte Türk savaş uçaklarının Atina FIR hattı ihlalleri sona erdi. 50 seneden beridir devam eden bu uygulama, bu noktada en güçlü siyasi mutabakat muhtırasını temsil ediyor.
Üçüncü nokta, Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde (Frangoyannis ile Bozay) en iyi örnek, Yunanistan-Türkiye 2024 Hackathon’unun “iki ulus arasında işbirliği ve innovasyonun geliştirilmesine” adanmasıdır. Projenin bu konuda esas alanı “Akıllı Şehirler” oluyor ve “Yunanistan ve Türkiye’den yaşları 16 ile 35 arasında olan lise ve üniversite öğrencileri, startup yöneticileri ve bilim insanları bu önemli etkinliğe davet ediliyor...”
Bir başka husus “deniz bölgelerinin değerlendirilmesi konusu” vardır. Farklı siyasi kültürlere sahip ülkelerde, bu konu şöyle çözümlenebilir: Ege Denizi’nde karasuları zaten 6 deniz miliyle belirlenmiştir ancak iki ülkenin MEB/kıyı şeridinde 6 deniz mili ötesindeki alandaki haklarla ilgili ne yapacaklarına karar vermeleri gerekir. Bunun iki yolu vardır: Atina ile Ankara arasında doğrudan görüşmeler veya Lahey Mahkemesi’ne birlikte başvuru. Birincisinin seçimi pek mümkün değildir. Dolayısıyla Lahey tarafından sınırlar belirlenmelidir ki oradaki yargıçlar BM’nin kabul ettiği uluslararası/deniz hkuğuna dayalı olarak karar verirler. Lahey’in regülasyonu, her iki ülke için yararlıdır. Ancak şimdiki durumda, Yunanistan’da Yeni Demokrasi partisi içindeki dengeler, medyanın rolu, kısacası cehalet ve demagoji, Yunanistan’ın Lahey’de yapılacak düzenlemelerden elde edeceği avantajlardan yoksun bırakmaktadır.
Aslına bakılacak olursa 2003 yılında iki ülkenin Lahey Mahkemesi’ne birlikte başvurmaya yönelik bir protokolü imzalamalarına ramak kalmıştı ancak önce Karamanlis, sonra da Erdoğan tutumlarını değiştirdiler. Şimdilerde bu konu Mitçodakis-Erdoğan düzeyinde yeniden gündeme geliyor, en olası senaryo ise bunun sonsuza dek ertelenmesidir...
“Kıbrıs sorunuyla ilgili bir hükümet kaynağı, müzakerelerin devamı konusunda temkinli iyimserlik bulunduğunu kaydetti...Temkinli iyimserlik”, verilere dayalı bir şey değil. Tatar hep aynı şeyleri söylüyor, Nikos Hristodulidis ise çıkmazdan ötürü Tatar’ı suçlamaya devam etmenin “yeterli” olduğunu düşünüyor. Yaşamsal konu şudur: Guterres, gerçek ikilemi ortaya koyacak mıdır?”