Ada TV, işçi ve işveren taraflarını dün buluşturdu.
Hür-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, işverenlere seslenerek, “Gelin bu yanlış politikalar yüzünden yapılan zamlara karşı ağırlığımızı ortaya koyarak, birlikte mücadele edelim” dedi. Yanıt gecikmedi.
İşverenler Sendikası Başkanı Hasan Sungur, “İşçi ve işverenler sendikası olarak bir elmanın iki yarısı gibiyiz. Bir araya gelelim. Ekonomide korkunç pahalılığı önlemek görevimiz. Hep birlikte bir seferberlik başlatalım. Hayatı nasıl ucuzlatacağımızı konuşalım” diye yanıt verdi.
Öyle görülüyor ki taraflar hayat pahalılığına karşı ortak mücadele için fikir birliğine vardı.
Peki bu saatten sonra yapılması gereken nedir?
Bizler de Star Kıbrıs olarak daha birkaç gün önce bu köşeden Başbakan Ünal Üstel’in önündeki zor ödevlerden söz etmiştik.
2027’ye kadar Başbakan Üstel’den en önemli beklentinin enflasyonla mücadele olduğunu söylemiştik.
Aksi halde kontrolsüz hayat pahalılığının oluşturduğu kısır döngünün içinde savrulup gideriz.
Nitekim yaşadığımız durum tam da bu değil mi?
Yaklaşık üç yıldır bıkmadan usanmadan yazıyoruz.
Hayat pahalılığıyla mücadele için önce dar gelirlinin hayatta kalmasını sağlamak gerekir.
Bir asgari ücretlinin en büyük gider kalemi kira ve gıda harcamalarıdır.
Bu ikisindeki artış kontrol edilmediği sürece hayat pahalılığının önüne geçemeyiz.
Asgari ücretlinin alım gücünü artırmak için en büyük gider kalemi olan kiralarda ve temel gıda ürünlerinde bir sınırlama getirilmelidir.
Türkiye bunu yaptı. Kiraları iki yıl boyunca yüzde 25 artışla sınırlandırıldı.
Biz de en azından belirli bir süre bunu neden yapmıyoruz?
Temel gıda ürünlerine gelecek olursak…
50 kalem ürünün tek tek belirleyip bu ürünleri belirli bir süre denetimli mal kategorisine sokalım. Yani bu ürünlere yapılacak artış devletin iznine bağlı olsun. Zam da öyle yapılsın. Bu şekilde kontrolsüz fiyat artışlarının önüne geçilsin.
Tabi ki bizim ülkemizde ne yazık ki böyle bir yönetim tarzı sergilenmiyor.
Aksine devlet yüzde 15’lik son elektrik zammında olduğu gibi zam furyasında başı çekiyor.
Böyle olunca da piyasadaki zam dalgasının önü arkası alınamıyor.
Zaten bu yüzde enflasyon oranları bizde Türkiye’nin en az 20 puan üzerinde.
Sözün özü madem ki yıllardır yaptığımız uyarılara rağmen hayat pahalılığına karşı erken teşhisi uygulamadık. Şu an geç de olsa harekete geçelim. Bir an önce tedaviye başlayalım. Zararın neresinden dönülürse kardır. Bizden söylemesi…