Başbakanlık eski Güvenlik Danışmanı Prof. Dr. Behcet Öznacar, bölgedeki güvenlik risklerini değerlendirirken 2019 yılında Taşkent köyüne düşen füzeyi hatırlattı...
7 Ekim’de Hamas’ın “AKSA tufanı” ile başlayan Ortadoğudaki gerilim ve işgalci İsrail’in rejiminin Gazze’de soykırıma varan ve ardından Lübnan, Suriye ve İran ile genişlemesi beklenen operasyonları ve zaman zaman karşılıklı atılan füzeler, içinde bulunduğumuz coğrafyayı tehdit etmeye devam ediyor.
Bu atmosferin Kıbrıs üzerindeki olası etkilerini değerlendiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanlık eski Güvenlik Danışmanı Prof. Dr. Behcet Öznacar, bölgenin güvenlik dinamiklerine dikkat çekti. Özellikle 7 Ekim’de Hamas tarafından başlatılan “AKSA Tufanı” saldırıları ve İsrail’in Gazze’deki karşı operasyonları, gerilimin Suriye, Lübnan ve İran’a sıçraması ihtimaliyle, Kıbrıs’ın da içinde bulunduğu coğrafyayı tehdit etmeye devam ediyor.
Prof. Dr. Öznacar, bölgedeki güvenlik risklerini değerlendirirken 2019 yılında Taşkent köyüne düşen füzeyi hatırlattı. “Ortadoğu’da yaşanan savaşın etkileri Kıbrıs’a da sıçrayabilir. 2019’da yaşadığımız füze olayında olduğu gibi, yine benzer bir durumla karşı karşıya kalma ihtimalimiz var” diyen Öznacar, özellikle rüzgarın yönü ve hızının bu tür olaylardaki riski artırabileceğini belirtti.
Öznacar, özellikle Nükleer, Biyolojik ve Kimyasal (NBC) silahların kullanımı durumunda adanın bu tehditten doğrudan etkilenme ihtimalinin altını çizdi. Bölgedeki çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte Kıbrıs’ın stratejik konumu, adanın risk haritasını yeniden şekillendiriyor.
Prof. Dr. Öznacar, artan gerilimlerin yalnızca askeri tehditlerle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda bölgede bir mülteci krizinin de kapıda olduğunu belirtti.
“Ortadoğu’daki savaşın devamı, insanların daha güvenli bölgelere göç etme ihtiyacını doğuracaktır. Bu da KKTC için bir mülteci akını olasılığını gündeme getiriyor” dedi.
Bu bağlamda, KKTC’nin mülteci akınına karşı hazırlıklı olması gerektiğini ifade eden Öznacar, Sivil Savunma Teşkilatı’nın önemini vurguladı. “Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı, en güçlü kurumlarımızdan biridir. Ancak bu yeterli değildir, imkan ve kabiliyetlerin daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Hükümetin de bu konuda cömert davranması, uzun vadeli planlamalar yapması elzemdir” şeklinde konuştu.
AĞROTUR VE STRATEJİK KONUMUN ÖNEMİ
Adanın stratejik konumunun bölgedeki çatışmalarda oynadığı rolü de değerlendiren Öznacar, İngiliz Ağrotur Üssü’nün sık sık ABD ve Fransa tarafından lojistik destek noktası olarak kullanıldığını hatırlattı. Bu nedenle Kıbrıs’ın genel olarak bir harekat alanı içinde yer aldığını belirten Öznacar, bu durumun adanın jeopolitik önemini ve risk faktörünü artırdığını ifade etti.
“KKTC, GÜNEY KIBRIS’A GÖRE DAHA GÜVENLİ”
Ortadoğu’daki gelişmelerin Güney Kıbrıs üzerindeki etkilerine de değinen Öznacar, “Güney Kıbrıs, savaşın yıkıcı etkilerinden etkilenme açısından KKTC’den daha fazla risk taşıyor” dedi. Bu bağlamda KKTC’nin coğrafi ve askeri olarak Güney Kıbrıs’a kıyasla daha güvenli bir bölge olarak kalma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladı.