Kıbrıs sorununda geldiğimiz aşama Star Kıbrıs’ın bir kez daha haklı çıkardı.
Bundan yaklaşık 3 ay önce 20 Temmuz kutlamalarının hemen ardından “Gerek Erdoğan’ın verdiği mesajlar, gerekse Güney’i ziyaret eden Miçotakis’in verdiği mesajlar, Kıbrıs’ta diyalog kapısının kapanmadığını gösteriyor” diye yazmıştık.
O günkü başyazının önemli bölümlerini bir kez daha tekrarlamakta fayda var. İşte 22 Temmuz tarihli Star Kıbrıs’ta yazdıklarımız…
“Güney’e seslenen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın İsrail ile yaptığı doğal gaz çalışmalarına dikkat çekerek, Türkiye'nin katılmadığı süreçlerin barış getirmeyeceğinin altını çizdi.
Erdoğan, son NATO zirvesinde Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile konuştuğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
'Aynı gün ben Kuzey Kıbrıs'ta bulunacağım, orada Kuzey Kıbrıs halkına hitap edeceğim. Öğrendiğime göre siz de Güney’de olacakmışsınız, orada hitap edecekmişsiniz. Herhalde birbirimizi rahatsız edecek herhangi bir açıklama yapmayız' dedim. O da benim gibi düşündüğünü söyledi…'
Erdoğan, “Adanın huzuruna asla katkı sağlamayacak, gerginlikleri artıracak ve uluslararası hukuk ihlallerine yol açacak adımlardan özenle kaçınmak gerekir.' ifadeleriyle de diyalog kapısının kapanmaması gerektiğine dikkat çekti.
Nitekim Erdoğan’ın Miçotakis’ten beklentisi de hayat buldu.
Yunan Başbakan, Güney’de beklendiğinden daha yumuşak mesajlar verdi. 'Türk-Yunan yakınlaşması Kıbrıs sorununun ilerlemesine de yardımcı oluyor. Ankara'ya karşı dürüstüm ve her konuda konuşuyor olmamız aynı fikirde olduğumuz anlamına gelmiyor. Her zaman umut vardır' sözleriyle Miçotakis de Kıbrıs’ta Erdoğan’ın uzattığı eli geri çevirmedi.
Erdoğan ve Miçotakis’in konuşmaları karşılıklı bir dostluğun ve hatırın sayıldığı konuşmalar olarak öne çıktı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da Kıbrıs’ta önemli mesajlar verdi. “Bundan sonra Kıbrıs Türk Devleti vardır” dedi. Yani Kuzey Kıbrıs kelimesi kalkıyor.
Bu da belki Kıbrıs Türk Devleti, Kıbrıs Rum Devleti ve bir de çatı bir Kıbrıs devleti ile yeni bir hazırlığın başlangıcı olabilir.
Yani ismi federasyon olmasa da Kıbrıs’ta çözüm gündemden kalkmış değildir.
Türkiye’de artık hakim olan görüş CTP Genel Başkanı Özgür Özel’in de dediği gibi Kıbrıs Türkünün evet demediğine Türkiye’nin de evet demeyeceğidir.
Peki Kıbrıs Türkü ne ister?
Kıbrıs Türkü önce varlığı ve güvenliği için garanti ister.
İkincisi, içeride kendisini idare etmek ister. Kendi okulunu, bürokrasisini, yargısını, polisini kendi yönetmek ister.
Üçüncüsü mülkiyet ile krizin aşılmasını talep eder. Güney’in tutuklamalarla oluşturduğu tehdidin ortadan kalkmasını ister.
Bunların gerçekleşmesi imkansız istekler değildir…”
Üç ay önce kelimesi kelimesine böyle yazmışız. Bugün geldiğimiz noktada tarafların beşli bir görüşme için sözleşmesi haklılığımızın ispatıdır.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın da söylediği gibi Kıbrıs meselesinde bugün düne oranla bir adım daha ilerideyiz. 20 Temmuz’da açık bırakılan diyalog kapısından ilerlemeye devam ediyoruz. Bizden söylemesi…